Ertelenmiş Hayallerin Ülkesi!

Yayınlama: 24.06.2025
A+
A-
samettosun@millinizam.com

“Bir gün her şey güzel olacak” diyerek büyüttüğümüz çocuklara, önce bir sınavı geçmeleri gerektiğini söyledik. Sonra bir daha, sonra bir daha.. Daha kalemi doğru düzgün tutmayı öğrenmeden karşılarına çoktan seçmeli bir hayat koyduk. Hayal kurmalarına fırsat vermeden hedef belirlemelerini istedik. O hedefler de çoğu zaman onlara ait değildi zaten. Ailelerin, sistemin ya da toplumun beklentileriydi.

Türkiye’de eğitim sistemi uzun zamandır bir yarış pistine dönüşmüş durumda ancak bu pistte herkes aynı yerden başlamıyor. Kimisi özel derslerle hazırlanıyor, kimisi sadece kendi çabasıyla. Kimisi koşarak geliyor, kimisi sürünerek ama sonunda herkes aynı sınavda, aynı sürede, aynı kurallarla başarıyı yakalamak zorunda bırakılıyor. Ve bu eşitsizlik, yıllardır görmezden geliniyor.

Geçtiğimiz hafta yine tanık olduk Sınava geç kalanlar, panik içinde kaza yapanlar, bayılanlar, sinir krizi geçirenler.. Çünkü bu sistem, gençlerin kaderini iki saatlik bir sınava bağlıyor. Bu yalnızca akademik bir süreç değil aynı zamanda ağır bir psikolojik baskı. Bir gencin tüm yaşamı, birkaç şıkka ve bir optik forma indirgeniyor. Ne adil, ne de insani..

Gençler, sınavdan sınava koşarken kendi seslerini duyamaz hâle geliyor. Ne olmak istiyorsun? sorusu Sınavdan sonra bakarız’a dönüşüyor. Hayaller erteleniyor, dolayısıyla hayat da erteleniyor. Gençlik dediğimiz o eşsiz yıllar kültürle, sanatla, sokakla, üretimle, arkadaşlıkla yoğrulması gereken zamanlar şıklarda kaybolup gidiyor. Sosyal etkinlikler ikinci plana atılıyor, hobiler rafa kaldırılıyor, içe kapanıklık artıyor. Çünkü sistem, sadece test çözmelerini istiyor. İyi insan olmayı, sorgulamayı, merak etmeyi, üretmeyi önemsemiyor.

Oysa her bireyin öğrenme biçimi, yeteneği, dünyayı algılama şekli farklıdır. Kimisi kelimelerle, kimisi notalarla, kimisi çizgilerle anlatır kendini. Ama biz herkesi aynı kalıba sokuyoruz. Asıl sorun yalnızca sınav sistemi değil potansiyel farkındalığının eksikliği. Ve burada en büyük sorumluluk ailelere düşüyor. Çocuklarını sadece notlarla değil, tutkularıyla, heyecan duyduğu alanlarla tanımalılar. Çünkü bazen bir çocuğun kaderini değiştiren tek cümle sen bu konuda gerçekten iyisin olabilir.

Aileler öğretmen değil, rehber olmalı. Çocuklarını yarışa değil, keşfe hazırlamalı. Kendi gerçekleştiremedikleri hayalleri dayatmak yerine, onların kendi yollarını bulmasına izin vermeliler. Gençler etiketlenmemeli; başarılı ya da başarısız olarak sınıflandırılmamalı. Onlar kendi potansiyelleriyle tanışmalı. Çünkü herkes aynı sınavdan geçmek zorunda değil. Kimisi sahneden, kimisi atölyeden, kimisi laboratuvardan geçer. Ve her biri kendi yolunda kıymetlidir.

Bu sistem değişebilir mi? Evet. Değişmeli mi? Kesinlikle. Ezbere dayalı sınavların yerine, öğrencinin tüm eğitim hayatı boyunca gösterdiği çabanın dikkate alındığı, çok boyutlu bir değerlendirme sistemi mümkün. Okul içi başarı, yıl içi projeler, öğretmen değerlendirmeleriyle desteklenen bir model hem daha adil hem daha insani olur. Bu yaklaşım, eğitimi sınav odaklı olmaktan çıkarıp yaşam odaklı hâle getirir. Gençler öğrenmeyi bir zorunluluk değil, bir yolculuk olarak görür.

Eğitim yalnızca meslek edinme süreci değildir. Eğitim, insanın kendini tanıma, hayal kurma, üretme ve yaşamla bağ kurma yolculuğudur ve bu yolculuk sınavlar kadar, duyguları, yaratıcılığı ve karakteri de kapsamalıdır. Çünkü bir sınav kâğıdı bir gencin düşlerini, tutkularını, potansiyelini ya da ruh sağlığını ölçemez.

Biz, gençlerimizi test kitaplarında değil hayallerinde, umutlarında ve üretimlerinde aramalıyız. Bir ülkenin gerçek geleceği, yalnızca sınav kazananlarda değil hayallerinden vazgeçmeyen, tutkularının peşinden giden gençlerde yeşerir. Ve unutmayalım ki bir ülkenin geleceği, sadece sınav kazananlarda değil hayallerine sahip çıkan, pes etmeyen, kendi yolunu cesaretle çizen gençlerde büyür. Bugün bir sınav kâğıdına sığdırılan o hayaller, yarın bir ülkenin kaderini belirleyecek. Bu yüzden şimdi, tam zamanı, gençlerin sesini duyalım çünkü hiçbir başarı, bir gencin yitip giden gençliğinden daha değerli değildir..

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.