Her gönülde fethedilecek bir İstanbul, yıkılacak bir sur mutlaka vardır!

Yayınlama: 30.05.2025
A+
A-

Bazı tarihler vardır. Takvime sığmaz. Anlat desen, birkaç cümle yetmez. 29 Mayıs işte öyle bir gün, bir fetih günü.. Ama sadece bir şehrin değil, bir çağın fethi. Düşünsenize henüz 21 yaşında bir genç, adı Mehmed ünvanı ise Fatih. Dîvânı, aklı, feraseti yaşının çok ötesinde. Karşısında yüzyıllardır yıkılmamış surlar, arkasında dualarla yürüyen bir ordu. Gözünü budaktan sakınmadan, “Ya ben İstanbul’u alırım ya İstanbul beni” diyerek yollara düşer.

Fethe mazhar olan İstanbul, artık sadece taşla toprakla değil ilimle, irfanla, hikmetle yoğrulan bir belde olacak ve asırlar boyu dillerden düşmeyen bir payitahta dönüşecekti. Fatih, o yaşta bir çağ kapattı, bir çağ açtı ama mesele sadece kılıçla sur yıkmak değildi. Asıl mesele akılla, sabırla, vizyonla yeni bir medeniyet kurmaktı.

İstanbul fethedildiğinde, yağma olmadı. Kılıçlar çekilmedi, canlar yanmadı. Fatih, Ayasofya’da ağlayan rahibe, “Korkma, artık güvendesin” diyebilecek bir devlet aklıyla yürüdü. Bu yüzden Osmanlı sadece bir devlet olmadı. Bir fikir, bir adalet, bir hoşgörü düzeni oldu ve tam da bu yüzden 600 yıl hüküm sürdü.

Bugün bizlere düşen, sadece bu zaferi yad etmek değil o ruhtan nasiplenmektir. Şimdi soralım kendimize: 21 yaşında bir gencin inancıyla kurulan o mirası, biz ne kadar taşıyabiliyoruz? Surları fetheden iradenin izinde, bugünün surlarıyla ne kadar savaşıyoruz?

Çünkü her dönemin surları var, geçim derdi bir sur. Umut kaybı bir sur. Adaletsizlik, umursamazlık ve cehalet.. Hepsi ayrı birer sur. Amma velâkin unutmamak lazım ki azimle yürüyen, yürekle direnen her fert kendi İstanbul’unu elbet birgün fethedecektir.

Hani Arif Nihat Asya diyor ya:

“Haydi, artık, uyuyan destanını uyandır.
Kızım, sende Fatihler doğuracak yaştasın.
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan…
Yürüyeceksin. Millet yürüyecek arkandan.
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.”

Fetih demek sadece bir şehri almak değil, gönülleri fethetmek demektir. Hakk’a dayanıp halk için mücadele vermektir. İstanbul’un fethi de bunun en güzel örneğidir.

Bugün bu kutlu günü anarken geçmişin izinde, geleceğe umutla bakan bir millet olmanın vakti geldi de geçiyor bile. Zira tarih, sadece okunsun diye değil yaşansın, hissedilsin diyedir. Ve bizlere düşen, o kutlu ecdâdın izince yürümektir. Her sabah, içimizdeki surlara karşı yeniden niyetlenmek, her düşüşte yeniden dirilmek, her adımda bir fethe daha azmetmektir. Allah, kalplerimizi o ruhla diriltsin. Nice zaferlerin, dirilişlerin, vahdetlerin sene-i devriyesidir 29 Mayıs. O fetih ruhu hep üzerimizde bâkî kalsın.

Bu satırları zaman ayırıp okuyan, hisseden, düşünen her yüreğe selam olsun. Kalemin, kelamın ve niyetin bereketi üzerinize olsun.
Vesselam..

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.