Ressam Zafer Karakuş, soyut anlatımı güçlü renklerle birleştirerek çağdaş sanatın ruhunu yakalayan önemli sanatçılarımızdan biri. Çocukluk yıllarında başlayan bu yolculuk, zamanla sanatsal bir kimliğe dönüşmüş. Onunla sanata olan bağlılığını, ilham kaynaklarını, üretim sürecindeki içsel kırılmaları ve Türkiye’de sanatın geleceğine dair umutlarını konuştuk.
Abdussamed Tosun: Sanat yolculuğunuz nasıl başladı? Çocukluğunuzda sizi bu yola iten ilk kıvılcım neydi?
Zafer Karakuş: Sanat yolculuğum, çocukken ilkokul birinci sınıftan itibaren başladı. Renkli kalemlerle kâğıt üzerinde hayal gücümü serbest bırakmak bana büyük bir haz veriyordu. İlk kıvılcım, belki de anne babamın beni desteklemesi ve sanatın güzel bir ifade biçimi olduğunu öğretmesiydi. Senelerdir resim yapmayı seviyorum ve bu tutku, ben büyüdükçe daha da derinleşti, yön buldu.
Abdussamed Tosun: İlk yaptığınız ve hâlâ hatırladığınız bir resim var mı? Bugünden baktığınızda o eserde kendinizden ne görüyorsunuz?
Zafer Karakuş: İlk yaptığım resim, aynadaki kendi yüzümdü ve bana benzediğinin farkındaydım. Bugün o esere baktığımda masumiyet görüyorum. Renklerim daha sade, çizgilerim daha belirgindi. O zamanlar içimdeki keşif arzusunu ve sanata olan merakımı yansıtıyordu. Şimdiyse o eserdeki sade ve naif bakış açısını, içsel bir yolculuğun başlangıcı olarak görüyorum.
Abdussamed Tosun: Eserlerinizde dikkat çeken güçlü renk kullanımı ve soyut yaklaşımlarınız var. Bu tarz nasıl oluştu? Bir etkilenme veya dönüm noktası var mı?
Zafer Karakuş: Güçlü renk kullanımı, duygularımı ifade etmenin bir yolu oldu. Soyut yaklaşımlar ise hayatımda karşılaştığım olayların bir izdüşümüydü. Belirli bir dönüm noktası olarak bir sanat workshop’unda geçirdiğim süre oldukça etkiliydi. Renklerin sadece görsel değil, aynı zamanda duygusal bir dil olduğunun farkına vardım. O andan itibaren eserlerimde renklerin ruh hâllerimi yansıtmasına olanak tanıdım.
Abdussamed Tosun: Rönesans, Barok, Empresyonizm, Ekspresyonizm gibi dönemler arasında sizi en çok besleyen estetik anlayış hangisidir?
Zafer Karakuş: İlk başta Rönesans döneminin detaycılığı ve gerçekçiliği beni etkiledi. Ancak zamanla Empresyonizm’in anlık duygusal etkisini ve Ekspresyonizm’in içsel ifadeyi yakalama yeteneğini daha derin buldum. Bu iki akım arasında gidip geliyorum çünkü her ikisi de duygularımı ve gözlemlerimi sanat yoluyla ifade etmemde önemli bir rol oynuyor.
Abdussamed Tosun: Pablo Picasso, Salvador Dali, Frida Kahlo, Van Gogh gibi isimlerin eserlerini incelediğinizde hangi yönleriyle sizi etkilerler?
Zafer Karakuş: Picasso’nun cesareti, çizgiselliği ve biçim denemeleri beni her zaman etkilemiştir. Dali’nin rüya dünyası ve sembolist yaklaşımı hayal gücümü tetikleyerek düşüncelerimi derinleştiriyor. Frida Kahlo’nun çektiği acılar, samimi ve duygusal ifadeleri; birçok insanın hissettiği ama dile getiremediği şeyleri ortaya koyuyor. Van Gogh’un yoğun impastoları ve renk paletindeki yalın duygular ise izleyiciye derin bir bağ kurma imkânı sunuyor. Bu sanatçıların her biri, bana ilham veriyor ve sanatsal keşiflerimde rehberlik ediyor.
Abdussamed Tosun: Bir eseri “tamamlandı” olarak kabul etmek sizin için nasıl bir an? O kararı vermek kolay mı?
Zafer Karakuş: Bir eserin tamamlandığını kabul etmek, hem bir mutluluk hem de bir özgürlük anı benim için. Ancak bu kararı vermek her zaman kolay olmuyor. Bazen içimde bir şeylerin eksik olduğunu hissediyor ve sürekli onu tamamlama isteğiyle boğuşuyorum. Diğer zamanlarda ise resmin bir bütün olarak bana hitap etmesi yeterli geliyor. Bu his, içsel bir yolculuğun sonu ama aynı zamanda yeni başlangıçların da habercisi oluyor.
Abdussamed Tosun: Bugün sanat yoluna yeni giren gençlere en önemli tavsiyeniz ne olurdu?
Zafer Karakuş: Genç sanatçılara en önemli tavsiyem, özgünlüklerini bulmaları ve bunu cesurca ifade etmeleri olurdu. Sanat, kişisel bir yolculuktur. Başkalarının stiline ya da beklentilerine kapılmaktansa, kendi seslerini keşfetmeleri gerekiyor. Ayrıca eleştirileri yapıcı bir şekilde değerlendirmeleri de çok önemli. Yaratıcılıklarını besleyen bir topluluk içinde olmak, gelişimleri için büyük bir katkı sağlar.
Abdussamed Tosun: Türkiye’de sanatın geleceğine dair umutlu musunuz? Genç kuşak sanatçılarda gözlemlediğiniz olumlu bir değişim var mı?
Zafer Karakuş: Evet, oldukça umutluyum. Genç sanatçılar yenilikçi ve özgün yaklaşımlar geliştirerek geleneksel kalıpların dışına çıkıyorlar. Kendi kimliklerini ve deneyimlerini eserlerine yansıtmaları, sanat ortamını zenginleştiriyor. Dijital sanat ve çağdaş yaklaşımlar, gençlere daha geniş bir ifade alanı sunuyor. Bu olumlu değişim, sanatın dinamizmini ve çeşitliliğini artırıyor.
Abdussamed Tosun: Anadolu’nun kültürel ve sanatsal mirası sizin üretiminizi nasıl etkiliyor? Geleneksel motifleri ya da yerel ögeleri bilinçli olarak kullanıyor musunuz?
Zafer Karakuş: Geleneksel motifleri göz ardı etmeden tarihsel bir bağ kurarak kültürel kimliğimi yansıtmayı amaçlıyorum. Yerel ögeleri modern bir perspektifle ele alıp eserlerime entegre ediyorum. Bu, hem geçmişle bağ kurmamı hem de bu ögeleri bugünün sanatsal diliyle yeniden yorumlamamı sağlıyor.
Abdussamed Tosun: Sanatın zamanla ticarileşmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu durum sanatın ruhunu zedeliyor mu?
Zafer Karakuş: Sanatın ticarileşmesi çok yönlü bir konu. Bir yandan sanatın daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlıyor; diğer yandan ise ruhunu ve samimiyetini zedeleyebiliyor. Ticaretin, bazen eserlerin anlamını ve bağlamını gölgede bırakabildiğini düşünüyorum. Ancak sanatçılar kendi değerlerini ve özgünlüklerini koruyabildikleri sürece, bu süreç bir tehdit değil, gelişim alanı olabilir.
Abdussamed Tosun: “Hayalimdeki tabloyu henüz yapmadım” diyen bir sanatçı mısınız, yoksa en önemli eserinizi çoktan yarattığınıza inanıyor musunuz?
Zafer Karakuş: Bu konuda ikilemdeyim. Hem hayalimdeki tabloyu henüz yapmadım diyorum hem de geçmişte yarattığım eserlerin benim için çok kıymetli olduğunu biliyorum. Sanat, sürekli evrilen bir süreç. Belki de en önemli eserim henüz ortaya çıkmadı; bu ihtimal bile beni heyecanlandırıyor.
Abdussamed Tosun: Son olarak geçmişin büyük ustalarından günümüz dijital sanatına uzanan bu geniş tarihsel ve kültürel yelpazede, kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Sizce sanat sizinle nasıl bir iz bırakacak ve geleceğe nasıl bir miras taşıyacaksınız?
Zafer Karakuş: Kendimi geçmişin ustalarından ilham alan ama günümüz dijital sanatına da açık bir sanatçı olarak konumlandırıyorum. Geçmişin deneyimleriyle bugünün teknolojisini ve estetik anlayışını harmanlamaya çalışıyorum. Amacım, izleyiciyle duygusal bir bağ kurmak ve düşündürmek. Geleceğe bırakmak istediğim mirasın, sadece kişisel bir anlatıdan ibaret olmamasını; toplumsal ve kültürel bir bağlam taşımasını istiyorum. Sanatla bir iz bırakmak, insanları içsel bir yolculuğa davet etmekle mümkün olur.