Ülkeler istikrarlı bir ekonomik yapı oluşturabilmeyi, büyüme ve kalkınmayı, etkin kaynak dağılımını, gelirin adil bölüşümünü hedefler ve bu hedeflere ulaşabilmek için iktisat politikalarını oluşturur. Bütçe, iktisat politikasının temel araçlarından biridir. Bir ülkede kamu harcamalarına, vergilere ve borçlanmalara ilişkin olarak benimsenmiş olan politikalar bütçe vasıtasıyla uygulama alanı bulur.
Geçmiş dönemlere ait bütçe verilerinin analiz edilmesi suretiyle uygulanmış veya uygulanmakta olan iktisat politikalarının performansı konusunda fikir sahibi olabiliriz.
Bütçe performansının uzun dönemli değerlendirmesinde şu dört gösterge bize yardımcı olacaktır.
Söz konusu göstergelerin 2002 ila 2022 yılları itibariyle gelişimi aşağıdaki tabloda yer almaktadır. (Kaynak: https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2022/10/2023-Yili-Butce-Gerekcesi_24102022.pdf )
YILLAR | BÜTÇE DENGESİ/GSYH (%) | FAİZ DIŞI DENGE/GSYH (%) | GELİRLERİN GİDERLERİ KARŞILAMA ORANI (%) | FAİZ GİDERLERİNİN BÜTÇE GELİRLERİ İÇİNDEKİ PAYI (%) |
2002 | -11,1 | 3,2 | 66,4 | 65,1 |
2003 | -8,5 | 3,9 | 71,5 | 57,9 |
2004 | -5 | 4,7 | 80,8 | 45,9 |
2005 | -1 | 5,7 | 95,7 | 29,9 |
2006 | -0,6 | 5,2 | 97,4 | 26,5 |
2007 | -1,5 | 3,9 | 93,3 | 25,6 |
2008 | -1,7 | 3,3 | 92,3 | 24,2 |
2009 | -5,2 | 0 | 80,3 | 24,7 |
2010 | -3,4 | 0,7 | 86,4 | 19 |
2011 | -1,3 | 1,7 | 94,3 | 14,2 |
2012 | -1,9 | 1,2 | 91,9 | 14,6 |
2013 | -1 | 1,7 | 95,5 | 12,8 |
2014 | -1,1 | 1,3 | 94,8 | 11,7 |
2015 | -1 | 1,3 | 95,4 | 11 |
2016 | -1,1 | 0,8 | 94,9 | 9,1 |
2017 | -1,5 | 0,3 | 93 | 9 |
2018 | -1,9 | 0 | 91,2 | 9,8 |
2019 | -2,9 | -0,6 | 87,5 | 11,4 |
2020 | -3,5 | -0,8 | 85,4 | 13 |
2021 | -2,8 | -0,3 | 87,4 | 12,9 |
2022 TAHMİN | -3,4 | -1 | 85,3 | 12,3 |
Yukarıdaki tablodan görüleceği üzere 2002 yılı itibariyle bütçe göstergeleri bir yangın yerine işaret etmektedir. Söz konusu yılda gelirlerimiz giderlerimizin ancak üçte ikisini karşılayabilmekte ve gelirlerimizin yaklaşık üçte ikisi faiz ödemelerine harcanmaktadır. Bütçe açığı keyfiyeti 2002 yılından hemen önceki yıllarda ortaya çıkan ekonomik krizin etkisiyle dramatik boyutlara ulaşmıştır. Ancak 70’li yılların başlarından itibaren bütçelerimiz hep açık vermiş ve bütçe açığı sorunu kronik hale gelmiştir.
Bütçe performansımız 2003 yılından 2015 yılına kadar olumlu yönde seyretmiştir. Bu olumlu seyir 2008-2009 yıllarında dünyada ortaya çıkan kriz nedeniyle sekteye uğradıysa da bu geçici olmuştur. Ancak 2016 yılından itibaren bütçe açıkları tekrar büyümeye başlamıştır.
Bütçe açığı seviyesindeki gelişmeler Ak Parti iktidarının ekonomi yönetimine dair yaklaşımına paralel bir seyir izlemektedir. Başlangıçta mali disipline ve mali kurala ciddi bir ehemmiyet atfeden iktidar, 2011 ve sonrasında giderek bu yaklaşımdan uzaklaşmaya başlamıştır. Bütçe açığının GSYH’ya oranındaki gelişmeler adeta Ak Partinin ekonomi yönetim anlayışının barometresi gibidir. Bilimsel yaklaşımdan uzaklaştıkça dengesizlik artmaktadır.
Yakın dönemlere biraz daha detaylı bakmak suretiyle analizimiz derinleştirmeye çalışalım. Geçtiğimiz iki yılın merkezi yönetim bütçe gerçekleşmeleri aşağıdaki gibidir.
(Bin TL) | ||
2021 | 2022 | |
Harcamalar | 1.603.545.136 | 2.941.420.394 |
1-Faiz Hariç Harcama | 1.422.692.866 | 2.630.517.194 |
Personel Giderleri | 346.278.626 | 615.277.684 |
Sosyal Güv.Kur. Devlet Primi | 57.379.725 | 96.842.478 |
Mal ve Hizmet Alımları | 133.454.891 | 257.075.768 |
Cari Transferler | 626.828.024 | 1.126.152.178 |
Sermaye Giderleri | 131.281.630 | 276.403.192 |
Sermaye Transferleri | 25.492.079 | 48.822.370 |
Borç Verme | 101.977.891 | 209.943.524 |
2-Faiz Harcamaları | 180.852.270 | 310.903.200 |
Gelirler | 1.402.038.111 | 2.802.355.209 |
1-Genel Bütçe Gelirleri | 1.364.107.382 | 2.740.572.813 |
Vergi Gelirleri | 1.164.988.132 | 2.353.285.988 |
Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri | 55.543.223 | 104.674.913 |
Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler | 11.293.422 | 30.858.801 |
Faizler, Paylar ve Cezalar | 122.106.647 | 236.809.976 |
Sermaye Gelirleri | 8.814.197 | 12.360.539 |
Alacaklardan Tahsilat | 1.361.761 | 2.582.596 |
2-Özel Bütçeli İdarelerin Öz Gelirleri | 28.958.269 | 48.935.571 |
3-Düzen. ve Denet. Kurumların Gelirleri | 8.972.460 | 12.846.825 |
Bütçe Dengesi | -201.507.025 | -139.065.185 |
Faiz Dışı Denge | -20.654.755 | 171.838.015 |
Kaynak: https://muhasebat.hmb.gov.tr/merkezi-yonetim-butce-istatistikleri
Görüldüğü üzere, 2022 yılında 2,802 trilyon lira gelir toplanmış ve 310 milyar lirası faiz olmak üzere toplam 2,941 trilyon lira harcama yapılmıştır. Bu yılda merkezi yönetim bütçesi 139 milyar lira açık vermiştir. Bu açık bir önceki yıl 201 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. Faiz dışı denge ise 2021 yılında 20 milyar negatif bakiye verirken 2022 yılında 171 milyar lira pozitif bakiyeye dönmüştür.
Merkezi yönetim bütçe gelirleri 2021 yılından 2022 yılına yaklaşık olarak yüzde yüz artmıştır. Buna mukabil harcamalardaki artış yaklaşık olarak % 83,4 oranında gerçekleşmiştir. Bir başka ifade ile gelirler harcamalardan daha yüksek oranda artmıştır.
Bu noktada bütçenin gelir tarafında 2021 yılından 2022 yılına meydana gelen artışın hangi gelir unsurlarından kaynaklandığına bakmalıyız. Hazine ve Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü aylık olarak gelirlerin (mahalli idarelere ve bazı fonlara ayrılan paylardan sonraki net tutarlar olarak) ve giderlerin gerçekleşmelerini yayımlamaktadır. Bu bilgilerden hareketle bazı gelir türlerinin 2022 yılında oransal olarak artışları aşağıda gösterilmiştir.
GELİR TÜRÜ | 2021 YILI TAHSİALATI (MİLYAR TL.) | 2022 YILI TAHSİALATI (MİLYAR TL.) | ARTIŞ ORANI (%) |
Kurumlar Vergisi | 177 | 507 | 185 |
Motorlu Araçlardan Alınan Özel Tüketim Vergisi | 66 | 167 | 151 |
Petrol ve Doğalgaz Ürünlerinden Alınan Özel Tüketim Vergisi | 31 | 76 | 145 |
Gümrük Vergileri | 34 | 76 | 122 |
İthalde Alınan Katma Değer Vergisi | 261 | 578 | 121 |
Harçlar | 42 | 76 | 82 |
Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi | 33 | 58 | 77 |
Gelir Vergisi | 219 | 356 | 62 |
Dahilde Alınan Katma Değer Vergisi | 123 | 175 | 41 |
Tabloda vergi gelirlerinin bir kısmı artış oranına göre sıralanmıştır. Vergi oran ve tarifelerindeki değişiklikleri dikkate almadan bir mukayese yapılması elbette hatalı sonuçlar verecektir. Ancak bu, kaba bir genelleme yapmaya mâni değildir.
Kurumlar vergisi tahsilatındaki artış dikkat çekicidir. Bu artışın sebeplerini izah edebilecek verilerden yoksunuz. Veriye dayanmadan sarf edilecek her cümle ancak tahmin olabilir. Bununla birlikte borsada işlen gören şirketler ile bağımsız denetim raporlarını kamuya açıklamak zorunda olan kurumların mali verileri göz önünde tutularak, kurumlar vergisindeki yüksek oranlı artışın sebeplerinden birinin bankaların kârlılıklarındaki yükseklik olduğunu söyleyebiliriz.
Öte yandan ithalde alınan katma değer vergisi ile motorlu araçlardan alınan özel tüketim vergisindeki artışların yüksek olması ekonomimiz için pek de hayırlı işaretler değildir. Zira bu durum dış ticaret açığımızın büyüdüğünü ve daha vahimi bütçe dengemizdeki olumlu gelişmenin sebeplerinden birinin dış ticaretteki dengesizlik olduğunu gösterir.
Esasen geçtiğimiz 20 yıl içinde ithalatımız ihracatımızdan daha hızlı büyümüş ve cari açığımız kronik hale gelmiştir. Bu durum aynı zamanda ithalat sırasında alınan vergilerin diğer gelir kalemlerine göre daha yüksek oranda artması sonucunu doğurmuştur. Böylece iç dengedeki (bütçe dengesi) iyileşmenin önemli saiklerinden biri dış dengedeki (cari denge) bozulma olmuştur. Bu, gelir yapımızın sağlıklı olmadığının işaretlerinden biridir.
Bütçe disiplinine uygun olmayan politikaların benimsenmesi ve kamu harcamalarında etkinliğin sağlanamaması sonucunda bütçe açıkları giderek büyümektedir. Bütçe harcamalarının vergi ve diğer normal kamu gelirleri ile finanse edilmesi lazımdır. Bu yapılmadığı takdirde açığın borçlanma ile finansmanı zarureti ortaya çıkacaktır.
Borçlanma bir yandan faiz hadlerinin yükselmesi ve bütçenin faiz ödemeleri yüküyle boğuşması anlamına gelmektedir. Yukarıdaki tablodan görüleceği üzere, faiz giderlerinin bütçe gelirleri içindeki payının en düşük olduğu yıl 2017 yılıdır. Bu yılda tüm kamu gelirlerinin % 9’unu faiz giderlerine sarf etmiş durumdayız. Diğer yıllarda bu oran daha yüksek mertebelerde teşekkül etmiştir.
Tabii olarak bu durum gelir dağılımındaki adaletsizliği de artırmaktadır. Vergi gelirlerimizin üçte ikisinin vasıtalı vergilerden oluştuğu hususu göz önünde tutulduğunda, fukara halkın servet sahiplerine adeta vergi öder durumda bırakıldığını ifade etmek yanlış olmayacaktır.
Borçlanma diğer yandan da tasarrufların yatırımlar yerine kamu harcamalarının finansmanına sarf edilmesi anlamına gelmektedir. Bizim gibi tasarruf eğilimi düşük olan ülkelerde tasarrufların kamu harcamalarının (özellikle cari harcamaların) finansmanında kullanılması dramatik sonuçlara sebep olmaktadır. Kamu borçlanma gereğinin yüksek olması tasarruflarımızın heba edilmesi sonucunu doğurmaktadır. Kamu borçlanma gereği yüksek olmasaydı faiz hadleri çok daha düşük seviyelerde olacak ve tasarruflar yatırımlara yönelecekti. Bu suretle üretim ve istihdam artarak kalkınma gerçekleştirilecek ve istikrarlı bir ekonomik yapının teşekkülü mümkün olacaktı.
Sürekli olarak ciddi oranda bütçe açığı veren bir ekonomik yapının sürdürülebilir olması mümkün değildir. Süratle denk bütçe anlayışının benimsenmesi zaruridir. Mali disiplinin rehber alınması gerekmektedir. Kamu harcamalarında etkinliğin ve verimliliğin esas alınması, şeffaf ve hesap verilebilir bir harcama politikasının benimsenmesi elzemdir. Vergi yükünün adil dağılımını sağlayacak, kayıp ve kaçağa meydan vermeyecek bir gelir politikasının uygulanması da şarttır.