Süresiz Nafaka hakkaniyete aykırıdır!

Yayınlama: 27.03.2023
A+
A-

Bilindiği gibi mevcut kanuni düzenlemelere göre bir gün dahi evli kalan eş, boşanma davası sonrasında yoksulluk nafakası alacaklısı diğer eşe ömür boyu yani süresiz nafaka vermek zorunda kalmaktadır. Uygulamada genel olarak kadının korunması gereği yapılan bu durum esasen diğer bir yanı düşünüldüğünde birçok adaletsizliği de beraberinde getirmektedir.

Süresiz nafaka düzenlemesi konusuna geçmeden önce yanlış anlama olmaması üzerine ‘nafaka nedir ve türleri nelerdir, hangi türü bu yeni düzenleme kapsamına girmektedir’ gibi konulara kısaca değinmek gerekmektedir.

Süresiz nafaka olarak bilinen yoksulluk nafakası, belirli şartların bir arada bulunması durumunda, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olan eşe, diğer eş tarafından ödenmesi kararlaştırılan nafakadır. Süresiz nafakaya hükmedilebilmesi için belirli şartların bir arada bulunması gerekmektedir.

Bu şartlar sırasıyla; taraflardan birinin talepte bulunması, talep eden eşin kusurunun daha ağır olmaması, talep eden eşin yoksulluğa düşmesi, nafaka ödeyecek eşin mali gücü ile orantılı olması.

Uygulamada zor ve uğraştırıcı da olsa belirli bazı şartların gerçekleşmesi halinde süresiz nafaka kaldırılabilir.

Bu şartlar şu şekildedir:

*Kendisine yoksulluk nafakası ödenen eş, eğer bir başka kişi ile evlenirse bu durumda süresiz nafakanın kaldırılması için talepte bulunma hakkı doğar. Eş resmi olarak evli olmasa bile başka kişi ile evliymiş gibi hayat sürerse gene bunun kaldırılması için talep hakkı doğar.

*Yoksulluk durumunun ortadan kalkması durumunda da bu nafakanın kaldırılması yönünde talepte bulunmak mümkündür.

Süresiz nafaka kişiye boşanma dolayısıyla yoksulluğa düşülecek olması durumunda bağlanıyor idi. Bu durumun ortadan kalkması ile süresiz nafakanın kaldırılması hakkı ortaya çıkar.

*Eşlerden birisinin ölmesi de doğal olarak yapılan ödemenin sonlanması sonucunu ortaya koyar.

Süresiz Nafaka Durumunun Getirdiği Uygulamadaki Olumsuzluklar

Her ne kadar nafaka yükümlüsü, biten evlilikte ağır kusurlu olan taraf olsa dahi ömür boyu yoksulluk nafakasına mahkum edilmesi hakkaniyete aykırıdır.

Süresiz nafakaya hükmedilirken evliliği süresinin veya mahiyetinin dikkate alınmaması bir başka sorunlu durumdur. Öyle ki, bir gün süren evliliklerde dahi süresiz nafakaya hükmedilmesi mümkündür. Hatta bu süre içerisinde fiilen evlilik birliği içerisinde yaşanması dahi gerekmemektedir.

Bir boşanma davasında ilk derece mahkemesi, “evlilik süresinin kısa olması, çocuklarının olmaması ve bir daha birbirlerini görmeyecek olmaları” gerekçeleriyle yoksulluk nafaka süresini 2 yılla sınırlandırmıştır. Ancak Yargıtay, ilk derece mahkemesi kararını hukuka aykırı bularak bozmuştur.

Boşanmış eşler yeni hayat kurmakta zorluk yaşamaktadır

Bir diğer sorunlu durum ise; boşanmış eşlerin nafaka sebebiyle ilişkilerini sürdürmek zorunda olmalarıdır. Zira, taraflar boşanmış olsalar da birbirlerinden tamamen kopamamakta ve kendilerine yeni bir hayat kurma konusunda zorluk yaşamaktadırlar. Uygulamada, bu durum, boşanmış olan eşlerin, yeni evlilikler yapmalarının dahi önüne geçebilmektedir. Zira nafaka yükümlüsü eş, gerek ekonomik durumunun elverişli olmaması gerekse eski eşi ile bağını tamamen koparamaması sebebiyle yeniden evlenmekten çekinebilmektedir.

Uygulamada, süresiz nafaka ödemek istemeyen nafaka yükümlülerinin sıklıkla başvurdukları bir diğer yöntem ise, çalışma hayatından çekilmeleri veya kayıt dışı çalışmaya yönlenmeleri şeklindedir. Bu durum ekonomi ve sosyal hayata da olumsuz etki etmektedir.

Kanaatimizce, yoksulluk nafakasına hükmedilirken çeşitli ölçütlerin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre; evlilik süresi, müşterek çocuğun olup olmadığı, yaşı, çalışma güçleri, ekonomik durumları gibi ölçütler göz önüne alınmalıdır. Ayrıca nafaka süresinin yoksulluğa düşecek tarafın yeniden bir hayat kurmasına yetecek olması yerinde olacaktır. Bu sürede nafaka alacaklısı çalışmaya sevk edilmeli ve kendi ayakları üzerinde durmasına imkân sağlanmalıdır.

Hakimin nafakayı süresiz değil de tek seferde ödenmesine hükmetmesi yasal olarak mümkün müdür?

Bunu düzenleyen bir kanun maddemiz mevcuttur:

“Madde 176- Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.”

Yani kanun maddesi, hakimin yoksulluk nafakasının toptan ödenmesine karar verebileceğini düzenlemiştir. Benim de bir dosyamda hakim, kadın tarafın, boşanmaya karar verdiği tarihte yaşının çok genç olmasını (26) ve yeniden evlenebilme ihtimalini vs. gerekçe göstererek yoksulluk nafakasının toptan ödenmesine karar vermişti. Yine yakın tarihlerde nafaka tartışmalarının artmasıyla benzeri pek çok karara da rastlamaktayız.

Diğer Ülkelerin Nafaka Uygulamaları

Nafaka hemen hemen her ülkenin yasalarında yer almakla birlikte uygulamasında ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Öyle ki yabancı ülke hukukları incelendiğinde, Türk hukuku süresiz nafaka düzenlemesinin pek kabul görmediği hatta en ağır uygulamalardan birisi olduğu söylenebilecektir. Alman kanunlarına göre boşanabilmek için en az 1 yıl evli kalmak zorunludur. Nafaka tutarı, nafaka ödeyecek kişinin ekonomik durumuna göre belirlenmektedir. İsviçre Medeni Kanunu madde 125’te yer alan yoksulluk nafakası, bir süreye bağlanmamaktadır. Ancak İsviçre hukukunda yoksulluk tespit edilirken ve nafaka miktarı tayin edilirken evliliğin süresi dikkate alınmaktadır. Fransa’da boşanma durumunda genel olarak bir kereye mahsus olmak üzere nafaka ödenmekte olup, ödenecek nafaka tutarı tarafların özel durumları dikkate alınmak suretiyle mahkeme tarafından belirlenmektedir. Hollanda’da da açılan boşanma davalarında hükmedilebilecek nafaka için esas alınan kriter evliliğin süresidir. 5 yıldan kısa süren evliliklerde nafaka evlilik süresiyle sınırlıdır. 5 yılın üzerindeki evliliklerde ise nafaka süresi en fazla 12 yıldır.

Süresiz Nafakada Yeni Düzenleme

Öncelikle belirtmek gerekir ki Süresiz Nafaka düzenlemesi ile ilgili halihazırda onaylanmış veya yürürlüğe girmiş yeni bir hukuki düzenleme mevcut değildir. Ancak süresiz nafaka mağdurları ve diğer şartlar gözetilerek gerek hukuk dünyasında gerekse siyaset dünyasında bu durum tartışılmaktadır.

Yargıtay üyelerince de durum değerlendirilmiş ve bu duruma süre sınırının getirilmesi gerektiği yönünde bir kanaat ileri sürülmüştür ki biz de bu görüşteyiz.

Süre ile ilgili tartışmalarda farklı görüşler öne sürülmektedir. 1 yıllık süre, 5 yıllık süre, 10 yıllık süre gibi sürelerin konulması öne sürüldüğü gibi belirlenecek sürenin hakimin takdirine bırakılması ve hakimin somut olayın şartlarına göre bir süre belirlemesi gerektiği gibi görüşler de belirtilmiştir.

Cumhurbaşkanlığının birtakım planlamaları kapsamında yeni nafaka düzenlemesine ilişkin olarak “nafakanın adil bir hale getirilmesi” ifadesi kullanılarak bu düzenlemenin içeriğine ve zamanına dair tahminlerde bulunma imkanı doğmuştur.

Kanaatimizce yoksulluk nafakasına hükmedilirken çeşitli ölçütlerin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre; evlilik süresi, müşterek çocuk olup olmadığı, tarafların yaşı, çalışma güçleri, eğitim durumları ve ekonomik durumları gibi ölçütler göz önüne alınmalıdır. Ayrıca nafaka süresinin yoksulluğa düşecek tarafın yeniden bir hayat kurmasına yetecek uzunlukta olması yerinde olacaktır. Bu sürede nafaka alacaklısı çalışmaya sevk edilmeli ve kendi ayakları üzerinde durmasına imkân sağlanmalıdır.

Sonuç olarak, yapılan eleştiriler doğrultusunda yeni bir kanuni düzenleme ile yoksulluk nafakasının hakkaniyete uygun hale getirilmesi mümkündür. Bu sebeple süresiz nafakanın doğurduğu sosyal sorunların kanun koyucu tarafından ele alınması gerektiği kanaatindeyiz.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.