Yeniden Refahlı Bekin: “ABD Büyükelçisinin açıklamaları kabul edilemez”

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, ABD Büyükelçisi Tom Barrak’ın Heybeliada Ruhban Okulu’na ilişkin ifadelerine tepki göstererek “Persona non grata ilan edilmesi kaçınılmazdır” dedi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrak’ın Heybeliada Ruhban Okulu’na ilişkin açıklamalarını değerlendirdi. Bekin, Barrak’ın Türkiye’nin iç işlerine müdahale niteliğindeki sözlerine karşı Dışişleri Bakanlığı’nın “gereğini yapması gerektiğini” söyledi.

Bekin, Fener Rum Kilisesi’nin Lozan Anlaşması kapsamında yalnızca bir azınlık kilisesi olarak kabul edildiğini vurgulayarak Patrik Bartholomeos’un “ekümenik” sıfatı taşımasının Türkiye açısından bağlayıcı olmadığını belirtti. Bekin, bu unvanın kullanılmasının “Türkiye’nin egemenlik hakları açısından sorunlu” olduğunu ifade etti.

“Heybeliada Ruhban Okulu’nun MEB denetimi dışında açılması mümkün değil”

Basın toplantısında, Heybeliada Ruhban Okulu’nun 55 yıl önce Milli Eğitim Bakanlığı denetimi dışında faaliyet gösteremeyeceği gerekçesiyle kapatıldığını hatırlatan Bekin, okulun yeniden açılmasına yönelik taleplerin Tevhid-i Tedrisat Kanunu’na açıkça aykırı olduğunu söyledi.

Bekin, ABD yönetimlerinin geçmişte benzer talepleri dile getirse de Türkiye üzerinde baskı kurmaktan kaçındığını, buna karşın Barrak’ın son açıklamalarının “yetki aşımı” niteliğinde olduğunu ifade etti.

“Büyükelçinin açıklamaları kabul edilemez”

Bekin, ABD Büyükelçisi Tom Barrak’ın Yunan basınına yaptığı “Hedefimiz Heybeliada Ruhban Okulu’nu 2026’da faaliyete geçirmek” açıklamasını hatırlatarak bu tutumun diplomatik teamüllerle bağdaşmadığını belirtti. Bekin, “Bu çıkış karşısında yetkililerin suskun kalması kabul edilemez” dedi.

“Persona non grata ilan edilmeli”

Bekin, Barrak’ın daha önce de Türkiye iç siyasetine dair açıklamalar yaptığını belirterek Dışişleri Bakanlığı’nın büyükelçiyi çağırması ve ‘istenmeyen kişi’ ilan etmesinin kaçınılmaz hâle geldiğini savundu.