Azerbaycan-İsrail Uluslararası Derneği (AzIz) tarafından Yaratıcılık Merkezi’nde tanıtılan “Aşkımızın Yolları” adlı film, iki ülke arasında kültürel iş birliği ve dostluk mesajı verme iddiasıyla seyirciyle buluştu. Ancak, bu yapımın arkasında, diplomatik gündemlerin ve bölgesel stratejilerin etkisi olduğu eleştirileri de yükseliyor.
Sholumi Stüdyosu (İsrail) ortak yapımı olan film, Azerbaycan kökenli Aşkenaz Yahudisi Mikhail ile Müslüman Azerbaycanlı Yegana Salman’ın aşkını konu alıyor. Senaryo ve yönetmenliği Azerbaycanlı Rufat Asadov üstlenirken, İsrailli yapımcı Shaul Siman-Tov’un katkısıyla gerçekleştirilen projede görüntü yönetmenliğinde yalnızca Azerbaycanlı isimler yer alıyor. Bu durum, filmin “ortak yapım” söyleminin samimiyetini sorgulatıyor.
Film, iki toplum arasında barış ve dostluk temasını ön plana çıkarıyor; ancak İsrail’in Gazze’de süregelen askeri operasyonları ve masum sivillerin, özellikle çocukların hedef alınması, yapımın samimiyetini tartışmaya açıyor. Gazze’de yaşanan insanlık dramı göz önüne alındığında, İsrail’in sert politikaları karşısında “dostluk” söyleminin ne kadar gerçekçi olduğu sorgulanıyor.
Başkahramanlar Mikhail ve Yegana, İsrail’de yaşayan diaspora aktivistleri olarak sunuluyor. Ancak iki halkın tarihsel ve politik karmaşasını göz ardı eden bu aşk hikayesinin, bölgede devam eden hak ihlalleri ve çatışmalar karşısında yüzeysel kaldığı eleştiriliyor.
Sonuçta, “Aşkımızın Yolları” filmi, iki toplum arasında kültürel yakınlaşma ve barış umutlarını dile getirirken, diplomatik çıkarların ve politik stratejilerin gölgesinde kalıyor. Bu yapım, gerçek bir uzlaşı mı, yoksa devletlerin yumuşak güç politikalarının sinema aracılığıyla meşrulaştırılması mı sorusunu akıllarda bırakıyor.