Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Aile Forumu’nda yaptığı çarpıcı konuşmayla Türkiye’nin doğurganlık verilerine dair dikkat çekici mesajlar verdi. TÜİK’in 2024 yılı doğurganlık oranını 1,48 olarak açıklamasının ardından konuşan Erdoğan, bu seviyeyi “felaket” olarak nitelendirdi ve bunun ardında ekonomik değil, toplumsal bir sorun olduğunu vurguladı.
TÜİK verilerini değerlendirirken Erdoğan, “Doğurganlık hızı tarihimizde ilk kez 1,48’e gerilemiş durumda. Bu bir felaket. Bu kritik eşiğin çok altında seviyedir. Biz bunu söyleyince hemen birileri ekonomi diyor” ifadelerini kullandı. Ancak Cumhurbaşkanı’na göre düşen doğum oranları ekonomik krizden değil, daha derin kültürel dönüşümlerden kaynaklanıyor.
“Tehlikenin Farkında Mıyız?”
Erdoğan, doğurganlık oranlarındaki keskin düşüşün Türkiye’nin geleceği açısından büyük bir risk taşıdığını belirtti. “Ülkemizin karşı karşıya olduğu tehlikeyi ortaya koyuyor,” diyerek durumun ciddiyetine dikkat çekti. Sadece Türkiye değil, dünya genelinde de benzer bir eğilim yaşandığını dile getirerek, “Dünya ülkelerinin yarısından fazlasından doğurganlık hızı nüfus yenileme hızının altındadır” dedi.
Devlet Teşvikleri Geliyor: “Aileyi Merkeze Alan Güçlü Adımlar Atacağız”
Cumhurbaşkanı, aileyi teşvik etmeye yönelik politikaları hızlandıracaklarını duyurarak, “Aile ve gençlik fonunu ilk etapta deprem bölgesinde daha sonra 81 ilimizde devreye aldık,” dedi. Bu kapsamda 28 Mayıs’ta doğum yardımı ödemelerinin toplu şekilde yapılacağını açıkladı.
Ayrıca, bu krize kalıcı çözümler getirmek amacıyla, “2026-2035 dönemini Aile ve Nüfus 10 Yılı olarak ilan ediyoruz. Bu 10 yıl içerisinde aileyi merkeze alan güçlü adımlar atacağız” ifadelerini kullandı.
LGBT+ Hakkında: “Özgürlük Ambalajlı Kölelik Düzeni”
Erdoğan’ın konuşmasında sadece doğum oranları değil, toplumsal dönüşüm ve cinsiyet kimliği tartışmaları da yer aldı. LGBT+ sapkınlığı hakkında kullandığı ifadelerinde, “Birileri ısrarla kabul etmek istemese de ailesinden koparılmış, millet bağı zayıflamış bireyin özgür ve özgün olmasına imkan yoktur” diyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Özgürlük ambalajıyla sunulan aslında esaret ve kölelik düzenidir. Bugün insanlık kendi varlığının en temel hakikatleriyle sınanıyor. Adına özgürlük denilen bu kuşatma kadını da çocuğu da insan onurunu da tehdit ediyor.”