”Karanlığın Ordusu: Çocuk Yaşta Silah Tutanlar”

”Karanlığın Ordusu: Çocuk Yaşta Silah Tutanlar”
Yayınlama: 02.12.2025
A+
A-

“BU ARTIK BİR ASAYİŞ SORUNU DEĞİL, BİR MEMLEKET MESELESİDİR!”

 

Özel Haber : Talat TOSUN / SAMSUN

 

Türkiye bugün yeni ve sessiz bir cephede saldırı altındadır. Bu saldırının ne tankı ne de topu vardır…

Ama hedefi nettir: Gençlik.
Ve özellikle 13–17 yaş arası çocuklar…

Tribünlerde masum bir heyecan gibi başlayan “aidiyet”, sokakta bıçak, silah, uyuşturucu ve çete sadakatine dönüşmektedir. Bu dönüşüm ise artık sıradan bir suç vakası değil; ulusal güvenliği ilgilendiren sosyolojik bir çöküş halini almıştır.

Resmi kayıtlara göre 2024 yılında güvenlik birimlerine getirilen çocuk sayısı 612.651’e ulaşmıştır. Bunların 202.785’i doğrudan “suça sürüklenen çocuk” olarak kayıtlara geçmiştir.
Bu, bir rakam değil bir neslin kayıp ilanıdır.

Ve daha korkutucu olan: Bu çocukların önemli bir bölümü 13–17 yaş aralığındadır.

“ÇOCUKLAR ARTIK SADECE MAÇ DEĞİL, SUÇ KAZANIYOR!”

Operasyon dosyaları gösteriyor ki:
Bazı taraftar grupları artık yalnızca takımlarını değil, suç ekonomisini de destekliyor.

Silah temini
Uyuşturucu dağıtımı
Gasp ve tehdit
Kuryelik ve tetikçilik

Ve bu işlerde en çok kullanılanlar:
18 yaş altı çocuklar çünkü yasal boşluklardan “avantajlı” sayılıyorlar.

Yani karşımızda artık şu gerçekle yüz yüzeyiz:

Çocuklar, karanlık güçler tarafından bilinçli şekilde suça sürülmektedir.

Bu bir sokak meselesi değil, bu organize bir istismar planıdır.

ŞEHİR BAZLI RİSK HARİTASI

İstanbul – “Mega Kent, Mega Tehdit”

İstanbul’da bazı semtlerde tribün grupları, mahalle gücü görüntüsü altında sözde “koruma” adıyla çocukları kendi yapısına dahil ediyor. 14-15 yaşındaki çocuklar, “abi kültürü” üzerinden sisteme alınıyor. Sosyal medya, bu yapıların en büyük silahı.

Ankara – “Siyasi Gölge, Sokak Hâkimiyeti”

Başkentteki bazı yapılar, siyasetle yakınlık havası estirerek genç zihinleri etkiliyor. 16 yaşındaki bir çocuk artık “grubun adamı” olmakla övünüyor. Bu bir ahlaki çöküşün devlet kapısına kadar dayanmasıdır.

Samsun – “Sessiz Liman, Kirli Trafik”

Karadeniz’in kalbinde bazı bölgeler artık uyuşturucu ve silah geçiş noktası haline gelmiştir. Tribün dostluğu, sokakta çete kardeşliğine dönmektedir. Çocuklar, “emanet taşıma” adı altında suça sürülmektedir.

İzmir – “Özgürlük Maskesi Altında Çürüme”

Özgürlük söylemi, bazı karanlık yapılar tarafından faydalanılacak bir zemin haline getirilmiştir. Ailesinden koparılan çocuk, kendine yeni bir “aidiyet” aramakta, onu da yanlış ellerde bulmaktadır.

“DİNİ VE AHLAKİ ÇÖKÜŞ EN AZ SUÇ KADAR TEHLİKELİ”

Bu tablo sadece bir güvenlik sorunu değil; bir iman ve ahlak krizidir.

Bir baba evladına sahip çıkamaz hale gelmişse,
Bir öğretmen öğrencisini kurtaramıyorsa,
Bir mahalle çocuğun kaderine kayıtsız kalıyorsa,
Bir toplum Helal–Haram çizgisini kaybetmişse…

Orada yalnız devlet değil, vicdan da yenilmiştir.

Unutulmamalıdır ki;

Her suça sürüklenen çocuk, önce Allah’ın bir emaneti, sonra bu milletin evladıdır.

Karanlık yapılar çocuklara “güç” vaad eder,
Ama sonunda sadece:
Hapishane
Mezarlık
Parçalanmış aileler bırakır.

“ARTIK SESSİZLİK SUÇA ORTAKLIKTIR!”

Bu nedenle artık geçici çözümler değil, radikal ve kalıcı tedbirler zorunludur:

Tribün yapıları denetlenmeli, illegal oluşumlar derhal dağıtılmalı

Okullarda zorunlu ahlak ve değer eğitimi güçlendirilmeli

13–17 yaş arası risk grubuna özel devlet destekli rehabilitasyon programı kurulmalı

Ailelere hukuki ve pedagojik eğitim verilmeli

Sokakları sadece polis değil, vicdan da korumalıdır

Çünkü bu mücadele sadece güvenlik güçlerinin değil:
Anne-babanın, öğretmenin, imamın, öğretim üyesinin, gazetecinin ve her bireyin ortak vazifesidir.

SON SÖZ: “BİR ÇOCUĞU KAZANMAK, BİR VATANI KURTARMAKTIR”

Bugün bir çocuk karanlığa düşerse,
Yarın bir şehir düşer.
Bir şehir düşerse,
Bir millet diz çöker.

Ama bugün bir çocuk kurtarılırsa,
Yarın bir ülke ayağa kalkar.

Ve bu mücadelede herkes tarafını seçmelidir:
Ya karanlıktan yana, ya aydınlıktan…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.