Melih Güner: “Soykırıma Sessiz Kalanlara Karşı Yola Çıktık’

Melih Güner: “Soykırıma Sessiz Kalanlara Karşı Yola Çıktık’
Yayınlama: 07.10.2025
A+
A-

Yeniden Refah Partisi Gençlik Kolları başkanı Melih Güner; Sumud filosuna katılmak üzere hazırlanan ilk kişilerden ve Sumud filosunun amacı yönünde değerlendirmelerinde devletlerin Filistin’deki soykırıma karşı sessiz kalıp sorumluluklarını yerine getirmemesi üzerine doğan öfkenin bir sonucu olarak, Sumud adlı inisiyatifin yola çıktığına değindi. Güner, 46 ülkeden 500’e yakın Filistin dostunun, devletlerin suskunluğunu kırmak ve iktidarlara baskı yapmak amacıyla harekete geçtiğini vurguladı.

 

Güner, Sumud filosunun amacına yönelik “Sumud neden yola çıktı? Devletler üstüne düşeni yapmadığı için. Onlar soykırımı önlemek adına somut adım atmadıkları için 46 ülkeden 500’e yakın Filistin dostu canları pahasına yola düştü. Amaçları ablukayı kırmak değil, “ablukayı kırma” sorumluluğunu yerine getirmeyen iktidarlara “baskı” kurmak idi.” Açıklamasında bulundu.

Ve Sumud filosunun amaçlarından biri, İsrail ile ilişkisi devam eden hükümetlerin halkları ile yüzleştirmek olduğuna değinerek
Türkiye hükümetinin durumunu değerlendirdi: “Bu yüzleşmeye en çok da ülkemiz iktidarının ihtiyacı vardı. Tam iki yıl boyunca süren soykırıma rağmen İsrail’le ilişkilerini sürdürmeyi “başarabilmiş” bir iktidara sahiptik. Üsleri kapatmamış, petrol sevkiyatını engellememiş, anlaşmalarını feshetmemiş ve yedi ay boyunca “resmi” ticaretini kesmemişti.”

Hükümetin “TİCARETİ KESTİK” demesine rağmen “kesmediklerini” ispatlayanlara karşı yapılanlara sözlerinde yer vererek
” Bir parantez açıp şunu da belirtelim: İktidar 2 Mayıs’ta ticareti kestiğini söylediğinde İsrail Gazze’nin üzerine en az 70 bin ton bomba atmıştı. Gazze’deki şehid sayısı 35 bine, yaralı sayısı 80 bine çıkmıştı. 160 bin bina ya yıkılmış ya da hasar görmüştü; yani Gazze’deki binaların %56,9’u. Türkiye “ticareti kestim” dediğinde Güney Afrika soykırım davası açalı 4 ay olmuştu. İsrail Refah’a kara operasyonun son hazırlıklarını yapıyordu. Ve Aaron Bushnell “bu soykırıma ortak olmayacağım” diyerek kendini yakalı 2 ay olmuştu. Dahası bu ticareti hükümet önce kabul etmemiş, bakanlar yalanlamıştı. Bunu dile getirenler “ajanlıkla” suçlandı, Filistin dostları tutuklandı, çıplak aramalara maruz kaldı ve daha neler neler…” açıklamasında bulundu.

Güner, iktidara bazı sorular yönelterek yanlış yapılan politikaları hedef alarak şu şekilde açıklamada bulundu:

“Peki, şimdi soralım: İktidar, Sumud’un mesajıyla yüzleşiyor mu?

Hayır. Hiç istifini bozmuyor. Herkes İsrail’in “terörist” olduğu konusunda hemfikir. Ama iktidar kimsenin “Neden bu teröristlerin bayrağı ülkemizde dalgalanıyor?”, “Neden bu teröristlerle ticari ve siyasi ilişkilerinizi kesmiyorsunuz?” sorusunu sormasını istemiyor. Bunu soranları, buna itiraz edenleri mahkeme mahkeme dolaştırmaya devam ediyor.

İktidar bugün İsrail zindanlarında tutulan vatandaşlarımızı uçak gönderip almakla övünüyor ama onların İsrail tarafından ele geçirilmesindeki sorumluluğunu es geçiyor. “Vatandaşlarımıza terörist’ diyen bir ülkede neden elçiliğimiz var?” sorusunu sormuyor ve sordurmuyor.

İsrail’de Ben-Givir’in yüzüne “terörist” diyen kardeşlerimizi buraya getirmekle övünüyor ama Türkiye’de “Bu teröristlerle neden ilişki kuruyorsunuz?” sorusunu soranlara yargı sopasını gösteriyor.”

“Herkesin gücünün yettiği oranda sorumludur” diyen Güner akıllara “zalimlerin güçleri kadar zulmettiği” sözünü getirdi. Sorumlulukların güç oranına göre şekillendiğini en asgari düzeyde “can” ile dahi ortaya konulacağından bahsetti. O sözleri ise şu şekilde:

“Herkes yetkisi/gücü oranında sorumludur. Sumud’la yola çıkanların ellerinde canlarından başka bir şey yoktu onu ortaya koydular. Onların gücü ne petrolü kesmeye, ne İsrail elçiliğini kapatmaya ne de üslerin kapısına kilit vurmaya yeter. Görüşleri ne olursa olsun, yola çıkan bütün kardeşlerimizi hürmetle anıyorum ve onlara saygı duyuyorum. Allah onların ecrini verecektir.

Fakat bu görev sizin ey iktidar!

Bunun üstünü örtemezsiniz.

Sumud’un size yüklediği bir görev var: Teröristlerle ilişkinizi kesmek ve bu teröristleri ülkemizden kovmak. İsrail’i bir “devlet” olarak tanımaya devam ettikçe sorumluluğunuzu yerine getirmiş olmayacaksınız.”

Güner; sözlerine, İsrail’in savaş kurallarına dikkat etmeden her türlü barış sözlerine rağmen “savaş” anlayışı ile hareket ettiğini vurgulayarak ve olan olayları da delil göstererek şu cümleleri kaydderek sonlandırdı:
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Gazze’de kan akmaya devam ediyor. Akrebin doğasında sokmak, İsrail’in doğasında öldürmek vardır. İsrail için “barış” demek “soykırım arası” demektir. O durduğu zaman sonrasında daha sert vurmak için durur. O yüzden İsrail’in bayrağı ülkemizde dalgalanmaya devam ettikçe hiçbirimiz görevimizi yerine getirmiş sayılmayız. Bizim görevimiz bunu seslendirmek, iktidarın görevi ise bu sese kulak vermektir.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.