Yaşar Özkan ile Milli Görüş’ün Hafızası

Yaşar Özkan ile Milli Görüş’ün Hafızası
Yayınlama: 16.12.2025
A+
A-

Dava Adamları: Bir Neslin Şahitliği

Yaşar Özkan ile Milli Görüş’ün Hafızası

Özel Röportaj : Talat TOSUN / SAMSUN

Bu yazı dizisi, bir davanın sadece siyasi bir hattı değil; bir hayat biçimi, bir ahlak ve bir nesil inşası olduğuna şahitlik eden isimlerin tanıklıklarını kayıt altına almak amacıyla hazırlandı. Bu serinin ilk konuklarından biri, Yeniden Refah Partisi MKYK Üyesi, gazeteci-yazar ve iş insanı Yaşar Özkan.

1966 yılında Kayseri Develi’de doğan Yaşar Özkan, yedi kardeşli orta halli bir ailede büyüdü. Eğitim hayatını Kayseri’de tamamladıktan sonra Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden mezun oldu. Kısa süreli öğretmenlik deneyiminin ardından ticarete atıldı; iki ayrı yüksek lisans programını tamamladı. Bugün inşaat, ihracat, reklam ve basın-yayın alanlarında faaliyet gösteren Tolarco Grup’un Yönetim Kurulu Başkanı olarak iş dünyasında; MÜSİAD Genel Merkez Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı olarak sivil alanda çalışmalarını sürdürüyor. Evli ve iki çocuk babası.

Bir Davayla Tanışmak: Çocukluk Yıllarında Milli Görüş

Yaşar Özkan’ın Milli Görüş ile tanışması 1976 yılına, henüz çocukluk dönemine uzanıyor. Akıncılar ruhu, babasının etkisi ve yaşadığı çevrede derin izler bırakan Erciyes olayları bu tanışmanın temel taşları oldu. Kendi ifadesiyle Milli Görüş’e “bir er” olarak başladı.

Geçmişi araştırdıkça onu bu davaya bağlayan ana eksenler daha da netleşti: ekonomik adalet arayışı, ahlaklı bir düzen fikri, yerli ve milli sanayi vizyonu ve maneviyatın siyasette yeniden temsil edilmesi… 1969–1973 yılları arasında Necmettin Erbakan’ın ortaya koyduğu bu çizgi, Özkan’ın zihninde Milli Görüş’ü kalıcı kıldı.

İlk Duygu: Adalet

Milli Görüş’ün Yaşar Özkan’da uyandırdığı ilk duygu adalet oldu. Ancak bu, yalnızca hukuki bir kavram değildi; hayatın tamamını kuşatan ilahi bir denge arayışıydı. “Güçlünün haklı olduğu” anlayışına karşı, “haklının güçlü olması” fikri onun için bir varoluş felsefesine dönüştü.

Adaletin yanında ahlak, kimlik ve toplum bilinci geldi. Köklerle yeniden buluşma, ümmet bilinci ve insanı merkeze alan bir toplum hayali… Milli Görüş, onun hayatında sadece bir siyasi tercih değil, bir insanlık duruşu olarak yer etti. Bu duruşun önemli parçalarından biri de, henüz kimsenin açıkça konuşmadığı dönemlerde dile getirilen siyonizme karşı net tavır oldu.

Erbakan Hoca: Bir Çağlayan

Yaşar Özkan, merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı tanımlarken onu “önüne çıkan engelleri aşan bir çağlayan”a benzetiyor. İlke merkezli siyaset anlayışı, bilim ve sanayi vizyonu, tevazu ile kararlılığı bir arada taşıyan liderliği, insan yetiştirme kabiliyeti ve küresel perspektifiyle Erbakan Hoca’nın kendisinde derin izler bıraktığını vurguluyor.

Ağır sanayi hamlesinden faiz karşıtı duruşa, denk bütçeden yerli-milli üretime kadar uzanan mücadele; Özkan’a göre sadece bir siyasi program değil, fedakârlıkla örülmüş bir ömürlük davaydı.

İkinci Kırk Yılın Mimarı: Dr. Fatih Erbakan

Yaşar Özkan, Dr. Fatih Erbakan’ı “Milli Görüş’ün ikinci kırk yılının mimarı” olarak tanımlıyor. İlkesel duruşu koruyan, daha sistematik ve kurumsal bir siyaset dili kullanan, sakin ama kararlı bir lider profili…

Gençlere hitap edebilen, bilim ve teknoloji vurgusu güçlü, ahlaklı siyaset iddiasını diri tutan bir lider olarak Dr. Fatih Erbakan’ın gelecek nesiller için umut taşıdığını ifade ediyor.

Teşkilatın İçinden Bir Hatıra

Yaşar Özkan’ın ilk teşkilat görevi, Milli Gençlik Vakfı’nda ortaöğrenim birim başkanlığı oldu. Sağ-sol çatışmalarında hayatını kaybeden dava büyüklerinin selasını, küçük yaşına rağmen minarelerden okuması hafızasında silinmez bir iz bıraktı. O günler, davanın bedelle, sabırla ve fedakârlıkla yürüdüğünü öğretti.

Avrupa Milli Görüş çalışmalarından Tekirdağ Hayrabolu’da yaşanan unutulmaz bir seçim anısı ise, bir kahvehanede bulunan “bir adam”ın bir ilçenin kaderini değiştirmesinin mümkün olduğunu gösterdi. O adam, daha sonra davanın en sadık neferlerinden biri oldu.

Zor Dönemler ve Kırılma Anları

12 Eylül Darbesi ve 28 Şubat süreci, Yaşar Özkan’ın ifadesiyle Milli Görüş’ün en ağır imtihanlarıydı. Partilerin kapatılması, başörtüsü yasakları, toplumsal baskılar… Ancak güçlü teşkilat yapısı, dava bilinci ve kurumsal hafıza bu sürecin aşılmasını sağladı.

28 Şubat aynı zamanda büyük bir kırılma anıydı. Hareket içindeki ayrışmalar, ilke ile iktidar arasındaki tercihin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdi.

Dava Adamı Olmak

Yaşar Özkan’a göre dava adamı; inandığı değerlerden sapmayan, fedakârlığı göze alan, ahlakıyla örnek olan ve teşkilatın bir neferi olmaktan onur duyan kişidir. Bu anlayış; ailede, işte, toplumda ve siyasette aynı istikameti korumayı gerektirir.

Gençlik, Gelecek ve Emanet

Bugünün gençlerini potansiyeli yüksek ama yön arayışı içinde bir kuşak olarak tanımlayan Özkan, Milli Görüş’ün gençlerle kuracağı bağın dil, yöntem ve vizyon yenilenmesine bağlı olduğunu vurguluyor. Adalet, ahlak ve maneviyat değerlerinin hâlâ karşılık bulduğunu; ancak bunun somut projelerle desteklenmesi gerektiğini ifade ediyor.

“Emanet” kavramı ise onun için dava, nesil, ülke ve gelecek demek. Bu emaneti taşımak; sorumluluk, tevazu ve hesap bilinciyle mümkün.

Son Söz: Yine Aynı Yol

Yaşar Özkan, bugün yeniden gençliğine dönse, aynı davayı yine ve daha bilinçli şekilde sahipleneceğini söylüyor. Çünkü ona göre Milli Görüş, zaman üstü bir hakikat mücadelesi; insan yetiştiren, umut taşıyan ve ebediyete uzanan bir yol.

Bu yazı dizisi, bir neslin şahitliğini geleceğe not düşmek için devam edecek.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.