Yeniden Refah Partisi Konya Milletvekili Ali Yüksel, Gazze’ye insani yardım götürmek üzere yola çıkan Küresel Sumud filosuna katılmalarına izin verilmemesine ilişkin, “Bizim yaşadığımız durumun arkasındaki gerçeğin bir an evvel ortaya çıkarılması gerek. Bazı şeylerin şuyuu vukuundan beterdir. Susarak siyaset yapılmaz. Biz, bu sonuçtan dolayı üzgünüz. Hadi bizim hak ve hukukumuz korunamadı, bari bundan sonra filoya katılan arkadaşlarımızın hak ve hukuklarının korunması için bugünden bir şeyler yapılmalı.” dedi.
Yeniden Refah Partisi Konya Milletvekili Ali Yüksel, Türkiye’den Tunus’a giden milletvekillerinin Gazze’ye insani yardım götürmek üzere yola çıkan Sumud filosuna alınmamasına ilişkin Yeniden Refah Partisi Gençlik Kolları Genel Başkanı Melih Güner ve Genel Merkez STK Başkan Yardımcısı Yaşar Özkan ile birlikte TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
“Türkiye’nin belirsiz tutumu sebebiyle konunun siyasi bir polemik konusu olmaması yönünde bir hassasiyet oluştu”
Yüksel, konu ile ilgili şunları söyledi:
”Filoya İspanya, İtalya, Yunanistan, Libya ve Tunus’tan katılımları olacaktı. Başlangıçta hiçbir olumsuzluk yoktu. İsrail’in dronlu saldırısından işler değişti. Kimi teknelerin açık denizlere açılma kapasitesi, kimilerinin evraklarının eksikliği, kiminin teknik donanımındaki sorunlar gerekçe gösterilerek bazı teknelerin sefere çıkmaları engellendi. Biz de 14 Eylül’de filoya katılamamamız sebebiyle Türkiye’ye döndük. İşler nasıl bu noktaya geldi, bunu bilmiyoruz. 16 ülkenin dışişleri bakanları, filoya katılan milletvekilleri ve yurttaşların engellenmeleri durumunda sürece müdahale edeceklerini açıklarken biz bu niyetimizi açıkladığımızda yola çıkarken Tunus’ta geçen günlerimizde ve döndükten sonra hala ne bir engelleme, ne bir himaye, ne de bir teşvik gördük. Sumud filosu organizatörlerinden de bu konuda tatmin edici bir açıklama gelmedi. O çevreler, Türkiye’nin belirsiz tutumu sebebiyle konunun siyasi bir polemik konusu olmaması yönünde bir hassasiyet oluştuğunu belirtti. Bazı arkadaşlar, bu konuda İsrail’in Tunus hükümetine baskı yaptığını düşünüyorlar. Bizde de şöyle bir kanaat oluştu: Türk milletvekilleri filoya katılırsa İsrail, özellikle Türk milletvekillerinin bulunduğu gemiye operasyon yapıp onları rehin alacak olursa ne olacak? Bunun Türkiye ile İsrail’i karşı karşıya getirmesi söz konusu olacak. Ankara ve filo organizatörleri böyle bir politik polemiğin parçası olmak istemiyor olabilir. Türkiye’ye döndükten sonra Dışişleri Bakanlığı ya da herhangi bir resmi kuruluştan bizden bilgi talebi olmadı. Burada Sumud filosunun akıbetini sonuna kadar takip edeceğiz. Filoya katılan yurttaşlarımızın hak ve hukuklarının takipçisi olacağız. Aynı şekilde diğer ülke yurttaşlarının hak ve hukukları konusunda da üzerimize düşen her şeyi yapmakta kararlıyız.”
“Susarak siyaset yapılmaz”
“Türkiye devletinin Tunus’ta elçiliği var, güçlü bir istihbaratı var. Özellikle bizim yaşadığımız durumun arkasındaki gerçeğin bir an evvel ortaya çıkarılması gerek. Bazı şeylerin şuyuu vukuundan beterdir. Susarak siyaset yapılmaz. Biz, bu sonuçtan dolayı üzgünüz. Hadi bizim hak ve hukukumuz korunamadı, bari bundan sonra filoya katılan arkadaşlarımızın hak ve hukuklarının korunması için bugünden bir şeyler yapılmalı. Helikopter ve İHA taşıyan bir gemi, süreci havadan, denizden takip ederek kayda alıp raporlayamaz mı? Muhtemelen İsrail müdahale edecek. Bu konu, mahkemeye intikal edecektir. Bu konuda iç hukuk, uluslararası hukuk, UCM, BM İnsan Hakları Komiserliği nezdinde hukuki girişimler ve mücadele için bu belge, bilgi ve tanıkların önemli olduğunu düşünüyoruz.”
“Gazze’de bütün kırmızılar yeşile döndü, aşılmayan sınır da çizgi de kalmadı. Sıra Kudüs’te”
Terör devleti İsrail’in Gazze’de dün başlattığı kara harekatına da tepki gösteren Yüksel, “Doha Zirvesi devam ederken İsrail, Gazze’de süpürme harekatı başlatmış, Suriye’de Şam önlerine kadar gelmiş, Ürdün toprakları olan Batı Şeria’yı işgal edeceklerini ve sınırlarını Lübnan’da Litani ırmağına kadar genişleteceklerini açıklamış, Mısır’ı ülkedeki Müslüman Kardeşler’e yakın dernekleri kapatmadıkları takdirde vurmaktan söz etmiş,Kıbrıs’ın İsrail’e bağlı bir ada haline gelmesi için de Rum Kesimi’ni askeri yığınak yapmaya başlamıştır. Gazze düşerse Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı ve Şam’ı konuşmaya başlayacağı kriz azalmayacak, belki 100 kat artacaktır. Bir adım sonrası Nil’den Fırat’a, Sina’yı, Medine’yi, Mekke’yi içine alan, kuzeyde Anadolu topraklarını da içine alan bir bölgede üzerinde hak talep edecektir. İsrail halkının birkaç düzine esir için gösterdiği çabayı Gazze’de her gün onların birkaç katı can kaybına karşı İslam ülkelerinin acziyetini görmek bizleri kahretmektedir. “Kudüs kırmızı çizgimizdir” diyenlere sesleniyoruz: Gazze’de bütün kırmızılar yeşile döndü, aşılmayan sınır da çizgi de kalmadı. Sıra Kudüs’te. Sormayacak mısınız? “ABD Dışişleri Bakanı’nın Mescid-i Aksa’yı çevreleyen tünellerde ne işi var?” Aksa Mescidi yerle bir olduktan sonra mı ayaklanacaksınız? Bir kez daha söylüyoruz: Gazze ve Kudüs için; alacağı en radikal kararlarda, atacağı en sert adımlarda devletimizin, hükümetimizin yanında olacağımızı bir kez daha beyan ediyoruz. Hiç değilse İspanya kadar olalım, İsrail’e dünyayı dar edelim. NATO ve AB üyesi İspanya korkmuyor da biz neden korkuyoruz? Derhal İsrail’le diplomatik ilişkiler kesilmelidir. CHABAT konusu titizlikle ele alınmalıdır. İsrail’le askerlik yaparak, savaş suçuna katılanların vatandaşlıkları iptal edilmeli ve tesbit edilenler hakkında savaş suçundan dava açılmalıdır. İsrail’le her türlü ilişki kesilmelidir. Doha zirvesi yapılırken ve bir yandan da TSK’nın koruması altındaki bölgelere İsrail hava ve kara kuvvetleri tarafından saldırılar gerçekleştirilirken, Bakü’den kalkan kargo uçakları, Türkiye üzerinden İsrail’e yük taşıyabilmektedir. Gemiler, Türkiye’den kalkın İsrail’e yük taşıyabilmektedir. Bu durumu anlamakta güçlük çekiyoruz. Bu gidişle, gelecek günler geçen günleri aratabilir. Son olarak, mesela hemen Kızılay bir yük gemisi ile Filoya katılan ülkelerin, Kızılaylarının desteği ile Gazze’ye insani yardım ulaştırmak maksadı ile, filoya arkadan katılarak, o ülkelerden Kızılay temsilciklerinin ve uluslararası insan hakları ve insani yardım kuruluşlarının katılımı ile ortak bir girişimde bulunamaz mı? Biz İskenderun’dan çıkarsak onlarla birlikte Gazze’ye ulaşırız. Bu iş bir iki gün içinde halledilebilir. İnsanı yardım örgütleri ve Kızılay’ın orta ölçekli bir yük gemisini yükleyin yola çıkması birkaç gün içinde olabilecek bir şey. Gemiye 50 ülkenin bayrağı birden asılabilir mesela.”