Özel Haber – Talat Tosun
Türkiye’de kaçak yollarla ülkeye sokulan kıyılmış tütün, sigara filtresi, makaron (boş sigara kâğıdı) ve bu ürünleri işleyen makineler yalnızca küçük bir “ara ürün” piyasası değil. Ekonomiye verdiği zarar, devlet gelirlerini olumsuz etkiliyor; piyasa dengelerini bozuyor; haksız rekabeti körüklüyor; arka planında karanlık, ilişkili bir sektör inşa ediliyor.
Sektörden edindiğimiz bilgilere göre, yalnızca tütün ve sigara filtresi üzerinden hesaplanan kamu kaybının aylık 10 milyon dolarları bulduğu yıllık bazda ise 120 milyon dolara yaklaşan dev bir “kara pasta” olduğu iddia ediliyor. Bu rakam, hem vergi gelirleri hem kayıt dışı ekonominin yarattığı zarar bakımından ciddi. Ancak mesele yalnızca ürünlerle bitmiyor: Bu büyüklükte bir piyasanın dönmesiyle birlikte sarım makineleri, filtreleme/paketleme makineleri, makaron ve sarma ekipmanlarını üreten ve satan firmalar adeta özel bir makina parkuru yaratmış durumda. Ve kimi zaman bu firmalar bayilik vermek kadar ileri gidiyor; yasal boşlukları kullanarak, denetim zaafiyetlerinden faydalanarak üretim ve satış yapıyor. Bu tablo, kaçak tütün ticaretinin artık “merdiven altı imalat” kadar basit olmadığı; organize, yarı-yasal ama denetimsiz bir sektör hâline geldiğini gösteriyor.
Operasyon Verileri: Her Defasında Devasa Ele Geçirmeler
Son yıllarda yürütülen operasyonlar, bu kara piyasanın büyüklüğünün anlaşılması açısından çarpıcı: 2020–2024 döneminde, Ticaret Bakanlığı’na bağlı Gümrük Muhafaza ekipleri, sigara ve tütün kaçakçılığına karşı yürüttükleri denetimlerde yaklaşık 886,3 milyon TL değerinde kaçak sigara, tütün, sigara kağıdı ve filtresi ele geçirdi. Aynı dönemde ele geçirilenler arasında 20,4 milyon paket sigara, ~1,3 milyon kilogram kaçak tütün, 113,8 milyon paket sigara kâğıdı ve 349,4 milyon paket sigara filtresi yer aldı. Yine resmi verilere göre, yalnızca 2023’te yapılan bir operasyonda, iki ayrı firmaya yönelik baskında usulsüz olarak ülkeye sokulmak istenen yaklaşık 19 milyon 100 bin adet filtre çubuğu ele geçirildi. Buna karşılık, medyaya yansıyan olaylar da kamuoyuna sektörde devasa bir kara ekonominin varlığını gösteriyor: 2025’in başlarında, “yeni yıl operasyonları” kapsamında ülke genelinde yürütülen baskınlarda, kaçak sigara, elektronik sigara, tütün mamulleri ele geçirildi; özellikle gençleri korumaya yönelik bu hamlede milyonlarca lira değerinde kaçak ürün toplandı.
2025 Mart’ında, büyük bir operasyonda 53 kişi hakkında adli işlem başlatıldı; aramalarda yüzlerce makaron, tütün, nargile tütünü, sigara filtresi, elektronik sigara cihazları ve likitleri bulundu. 2024 yazında İstanbul’da, atölye olarak kullanılan adreslere düzenlenen baskında, 10 ton kaçak tütün, milyonlarca boş makaron, sarma makineleri, ekipmanlar ve diğer malzemeler ele geçirildi. Bu somut rakamlar ve olaylar yalnızca “kaçak içki sigara” denetimleri değil kaçak tütünün, makaronun, filtresinin ve ilgili üretim altyapısının ne kadar yaygın olduğunu gösteriyor.
Sektörün İçinden: “Biz bandrollü alıyoruz, ama…”
Sektör içinde konuşan bir satıcı (ismini gizli tutuyor) olan E. Ş.’nin ifadeleri, yaşanan karmaşayı özetler nitelikte: “Biz bu ürünleri bayiden, bandrollü şekilde alıyoruz ve sarımcı diye tabir ettiğimiz abla ya da abilere sardırıp satışını yapıyoruz. Ancak bazı arkadaşlarımız, sarıma ürün gönderirken bandrolüne ya da yasal olup olmadığına bakmadan sadece para kazanma hırsıyla bandrolsüz kaçak ürünleri tercih ediyor. Bu da herkesin kaçak ürün sattığı yönünde bir algı oluşturuyor.”
E. Ş., sadece kıyılmış tütün ve filtre değil, nargile tütünü başta olmak üzere birçok üründe de kaçak faktörünün devrede olduğunu belirtiyor. Bu itiraf, sektörde “gri alanların” ne denli geniş olduğunu; kimi üreticiler veya satıcıların yasa dışı ürünleri kayıtsız, vergisiz, denetimsiz piyasa sürdüğünü gösteriyor. Özellikle makina üreticileri ve tütün ürünleri sarım paketleme altyapısı sunan firmaların, bayilik verme seviyesine kadar inmesi, kaçakçılığın yalnızca ürün bazında değil, bir ekosistem olarak örgütlendiğini düşündürüyor.

Ekonomik ve Sosyal Bedel: Devlet, Rekabet, Halk
Bu illegal yapıların yol açtığı zararlar hem doğrudan hem dolaylı oldukça geniş: Devletin vergi gelirleri ve bandrollü satışlardan sağlanan bütçe katkısı azalıyor. Piyasada bandrollü, yasal üretim yapan firmalar haksız rekabetle karşılaşıyor. Denetimsiz, kontrolsüz üretim ve satış, tüketiciyi risk altına sokuyor; kalite, hijyen ve sağlık açısından tehlikeler doğuyor. Haksız kazanç, kayıt dışı ekonomi ve organize suç ağları besleniyor. Uzun vadede hem kamu hem bireyler açısından bu yapı sürdürülebilir değil. Ancak operasyonlara rağmen kaçak akışın büyüklüğü ve çeşitliliği, sorunun yalnızca “ele geçirilmiş yük” olmadığı, “piyasada devam eden üretim ve dağıtım ağları” olduğuna işaret ediyor.

Neden Bu Kadar Yaygın? Yasadaki Boşluklar ve Denetim Açıkları
Makaron, filtre, tütün ve sigara sarım makineleri gibi ekipmanların “ara ürün / makinacılık” kategorisinde değerlendirilmesi ve bu makineler üzerinden bayilik verilerek satış yapılması standart sigara üretimi gibi sıkı düzenlemelerin dışında olması. Denetim ve gümrük kontrollerinin her ne kadar gelişmiş teknoloji, x-ray cihazları, konteyner/araç taramaları, plaka tanıma vs. ile desteklense de ülke geneline yayılması zor ve kaynak gerektiren bir süreç olması. Satıcı ve sarımcıların kimi zaman yasal bayilerden aldıkları ürünleri yasal yollardan dağıttıklarını söylemesine rağmen sistemin içinde “kaçak üretim / bandrolsüz ürün kullanımı / sahtecilik” gibi uygulamaların hâlâ mümkün olması. Bu durum, sadece birkaç kaçakçı üzerinden değil, sektörün geneline yayılan bir sorun olduğuna işaret ediyor.

Neden Önce Ele Geçirmeler, Sonra Yenisi? Sorunun Döngüsü
Operasyonlardan çıkan yakalamalar ve ele geçirilen tonlarca ürün, medyada her zaman manşet olsa da; neden kaçak tütün ve makaron piyasası bir türlü tamamen çökertilemiyor? Çünkü: Kaçak üretim makineler, filtreler, makaron, tütün farklı aktörler tarafından iç piyasada yeniden organize edilebiliyor. Talep hâlâ yüksek; bu da piyasada “yeni sarımcılar / satıcılar / bayi ağları” oluşturulmasına neden oluyor. Denetim her ne kadar zaman zaman yoğun olsa da, sınırsız bir ülke içinde — kara yolları, depolar, küçük atölyeler, çeşitlenen dağıtım kanalları bu yapıyı tamamen bozmak, koordinasyon ve kaynak gerektiriyor. Ekonomik kriz, vergilendirme, yoksulluk gibi faktörler tüketiciyi bandrollü, vergili ürün yerine ucuz ve kaçak ürüne yönlendirebiliyor. Yani operasyonlar “ilk darbeyi” vuruyor; ancak talep var olduğu sürece ve altyapı yeniden kurulabildiği sürece “kaçak tütün endüstrisi” yeniden şekilleniyor.

Ne Yapılmalı? Denetimden Öte, Yapısal Önlemler
Bu kara ekonominin kırılabilmesi için yalnızca polis veya gümrük operasyonları yeterli değil. Daha derin ve kalıcı çözümler gerekiyor: Makinacılık ve ekipman üretimi / satışı açık ve denetlenir hale getirilmeli makineler, filtreler, makaron, tütün sarma ekipmanları sıkı ruhsat ve kontrol mekanizmalarına tâbi olmalı. İzleme, risk analizi, koordinasyon artırılmalı hem gümrük, hem iç piyasa, hem dağıtım hatları düzenli taranmalı; özellikle büyük şehirler ve geçiş noktalarında denetimler sıklaştırılmalı. Caydırıcılık artırılmalı ele geçirilen yüklerin kamuya verdiği zarar, somut biçimde hesaplanmalı; adli süreçler ve cezalar net uygulanmalı.
Kayıt ve iz bande sistemi geliştirilmeli sarımcıdan bayi toptancıya kadar tüm tütün zinciri “şeffaf” izlenebilmeli; bandrol, fatura, kimden aldığı gibi belgeler kontrol edilmeli.
Halkı bilinçlendirme ve talep azaltma yönünde politikalar vergisiz, bandrolsüz ürünlerin ucuz olması, talebi besliyor. Bu yüzden hem vergilendirme hem sosyal politika ile yasal tütün ürünlerinin cazibesi korunmalı.
Sonuç: Görünmeyen Savaş, Devlet Piyasa Çarpışması
Türkiye’de kaçak tütün, sigara filtresi, makaron ve bu ürünleri işleyen makineler üzerinden dönen para yalnızca esrarengiz bir kara para değil. Bu, devletin vergi gelirini eriten; yasal üreticileri ve satıcıları mağdur eden; kayıt dışı ekonomiyi besleyen; bazen organize suçlarla, bazen kayıt dışı işleyişlerle iç içe geçmiş devasa bir sektör. Operasyon haberleri tonlarca ele geçirilen tütün, milyonlarca filtre, makaron ve makineler bir yandan bu yapının varlığını ortaya koyuyor. Ama her baskından sonra aynı sarmal yeniden kurulabiliyorsa, asıl sorunun “polis + gümrük + tekil baskı” değil, “yapısal eksikler + talep + denetimsizlik + arz” olduğunu görüyoruz. Kaçak tütün pastası; güçlü, karanlık, örgütlü ve görünmez…
Kimler bu pastadan pay alıyor, hangi altyapılar bu sistemi ayakta tutuyor devletin, medyanın, sivil toplumun, vatandaşın birlikte sorup üzerine gitmesi gereken bir mesele.