Özel Röpotaj: Talat TOSUN 7 SAMSUN
Sadık Çat’ın Tanıklığında Bir Davanın Hikâyesi
Bazı hayatlar vardır; kendi hikâyesini anlatırken bir davanın tarihine de ışık tutar. Bazı insanlar vardır; yürüdüğü yolda yalnızca kendisini değil, bir neslin vicdanını taşır. Sadık Çat’ın tanıklığı, işte böyle bir yürüyüşün sessiz ama derin izlerini taşımaktadır.
Bir Evin İçinden Doğan Dava
Sadık Çat, mütevazı ve muhafazakâr bir ailede dünyaya geldi. İnancın, ahlakın ve emeğin hayatın merkezine alındığı bir ev ortamında büyüdü. Bu evde Milli Görüş, sonradan öğrenilen bir siyasi tercih değil; adeta nefes gibi, dua gibi, gündelik hayatın doğal bir parçasıydı.
Rahmetli babasının yönlendirmesiyle çok küçük yaşlarda bu davanın ruhuyla tanıştı. Sorgulayan, araştıran, hakikatin peşinden gitmeyi öğreten bir aile terbiyesiyle yetişti. Bu yüzden Milli Görüş, onun hayatında bir parti kimliği olarak değil; bir hayat anlayışı, bir istikamet bilinci olarak yer etti.
Adalet Arayışıyla Derinleşen Yol
Milli Görüş’le kurduğu bağ, zamanla olgunlaşan bilinçli bir sürecin sonucuydu. Hayatın içinde adaletin neden hep zayıfın aleyhine işlediğini, ahlakın neden sistemli şekilde geri plana itildiğini sorguladığı dönemlerde, Milli Görüş fikriyatıyla daha derin bir bağ kurdu.
Bu davaya yönelmesinde yalnızca aile terbiyesi değil; bizzat yaşadığı ve şahit olduğu toplumsal adaletsizlikler de etkili oldu. Çünkü bu hareket, mazlumun yanında durmayı bir slogan değil, bir sorumluluk olarak görüyordu.
Adalet, Ahlak ve Sorumluluk
Sadık Çat’ta karşılık bulan ilk duygu adalet oldu. Ardından ahlak ve sorumluluk bilinci geldi. Milli Görüş, kimliksiz ve günübirlik bir siyaset anlayışı değil; değerleri olan, insan onurunu merkeze alan bir duruştu. Bu yönüyle güçlü ve sahici bir karşılık buldu.
Bir Dava Mimarının İzinde
Rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Sadık Çat’ın dünyasında yalnızca bir siyasi lider değil; bir dava mimarıdır. Onu en çok etkileyen yönü, her türlü baskıya, engellemeye ve bedel ödemeye rağmen asla istikametinden sapmamasıdır.
“Bu yol dikenli, taşlı ve engellerle doludur” sözü, onlar için sadece bir tespit değil; bir yol haritası, bir sabır çağrısı olmuştur.
İkinci Kırk Yılda Davanın Taşıyıcısı
Bugün Milli Görüş’ün ikinci kırk yılında, bu büyük mirası taşıyan isim Muhterem Lider Dr. Fatih Erbakan’dır. O, geçmişi tekrar eden değil; geçmişten güç alarak geleceği inşa eden bir liderdir. Sadık Çat’a göre, onun bir tebessümle teşkilata bakması bile omuzlardaki sorumluluğu daha da artırmaktadır.
Sahada Öğrenilen Siyaset
İlk teşkilat tecrübesi sahada başladı. İnsanla birebir temas eden, gönüllere dokunan çalışmalar, siyasetin makamdan değil samimiyetten geçtiğini öğretti. Bu dava uğruna zamanından, konforundan ve kimi zaman özel hayatından feragat etti.
Ancak hiçbir fedakârlığı kayıp olarak görmedi. Çünkü dava bilinci, rahatından vazgeçebilmeyi gerektirirdi.
Milletin Yüreğinde Yaşayan Hareket
Zor şartlar altında yürütülen bir seçim çalışmasında, yokluk içinde olmasına rağmen davasına sımsıkı sarılan insanları görmek, hafızasından hiç silinmedi. O gün bir kez daha anladı ki bu hareketin gücü tabelalarda değil, milletin yüreğindedir.
Engellerle Gelen Olgunluk
Siyasi hayatında en çok zorlayan dönemler, önüne çıkarılan engeller oldu. Ancak bu engelleri hiçbir zaman şahsına yapılmış hamleler olarak görmedi. Aksine, dava bilincinin bir imtihanı olarak değerlendirdi. Sabır ve sebatla bu süreçler aşıldı.
Teşkilat içinde öğrendiği en kıymetli prensip ise emanet bilinci oldu. Çünkü görevler geçicidir, dava kalıcıdır.
Yorgunluk Değil, İstikamet
Sadık Çat’a göre dava adamı; yorgun düştüğünde bile yönünü kaybetmeyendir. Hasan el-Benna’nın şu sözü, onun hayatında birebir karşılık bulur:
“Yarınlar yorgunların değil, rahatından vazgeçenlerin olacaktır.”
Gençliğe ve Geleceğe Bakış
Bugünün gençlerinin samimiyet aradığını, yapay söylemleri hızla ayırt ettiğini ifade eder. Milli Görüş’ün gençlere köksüz vaatler değil; sağlam bir duruş sunduğunu vurgular.
Milli Görüş’ün geleceğini güçlü görür. Çünkü bu hareket, Türkiye’nin adil düzen arayışına gerçek bir alternatif sunmaktadır.
Vazgeçmeden Yürümek
Hayatında zor kararlar aldığı, yorgunluklar yaşadığı dönemler olmuştur. Ama davaya dair hiçbir pişmanlığı yoktur. Vazgeçmemiştir.
Ailesi ise bu yürüyüşte en büyük dayanağı olmuştur. Zor zamanlarda bile bu yolun anlamını bildikleri için yanında durmuşlardır.
Emanetin Ağırlığı
Onun için emanet; ülke, nesil ve dava bilincidir. Bu emaneti taşımanın hesabını verebilme sorumluluğuyla hareket eder. Siyasetin acı ve gerçek yüzüyle karşılaştığı anlar, kırılma değil; netleşme anları olmuştur.
En büyük motivasyonu ise adalet duygusunun yeniden filizlendiğini görmek ve edilen dualardır.
Son Söz Yerine
Yeni nesle mesajı nettir:
Kısa yollar cazip olabilir; ama kalıcı olan doğru yoldur. Kimliğinizi ve istikametinizi kaybetmeyin.
Ve bugün dönüp baktığında gönül rahatlığıyla şunu söyler:
Eğer tekrar gençliğine dönseydi, aynı davayı yine aynı kararlılıkla sahiplenirdi. Çünkü bu dava ona sadece siyaset değil, anlam kazandırmıştır.
Tıpkı Erbakan Hocamızın dediği gibi:
“Siyaset bizim için amaç değil, araçtır.”