Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, Dem Parti’nin İmralı heyetinin kendilerini ziyaret edip etmeyeceklerine ilişkin soruya, “DEM Parti heyetine, önceki gelişlerinde biz söylenmesi gerekenleri söyledik. Ancak biz İmralı ziyaretine; teknik, teorik, pratik, politik ve hukuk güvenliği açısından baştan karşı çıktığımız için bizi ziyaret etme ihtiyacı duymamış olabilirler. Biz de zaten konuşulanların ne olduğunu biliyoruz.” dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, partisinin haftalık olağan MYK toplantısı sonrası basın mensuplarına Türkiye ve dünya gündemini değerlendirdi.
“Gazze’de iftarlar neyle açılacak bilmiyoruz”
Gazze’de İsrail’in saldırılarının sürdüğünü belirten Kılıç, yaklaşan üç aylar ve Ramazan öncesi İslam dünyasına seslendi:
“Gazze’de savaş ve soykırım devam ediyor. Sözde barış, İsrail’in terörist saldırılarıyla berhava ediliyor. Garantör devletler var, ama yok. Evler yıkık, yüzbinlerce kadın ve çocuk naylon çadırlarda, rüzgârla, yağmurla, çamurla, açlıkla, susuzlukla mücadele ediyor. Mücadele de edemiyor aslında, ölümünü bekliyor. Hafta sonu üç aylar giriyor. Arkası Ramazan. Gazze’de sahurlar neyle yapılacak? İftarlar neyle açılacak? Bilmiyoruz! Soykırım ve işgali unutmayacağız. Unutturmayacağız. Şimdilik elimizden gelen bu. İnşallah bir gün Gazze’yi de Kudüs’ü de işgalden biz kurtaracağız. Özgürlüğüne biz kavuşturacağız.”
Dillerin kardeşliği ve Göçmenler Günü mesajı
Suat Kılıç, UNESCO tarafından ilan edilen dil günleri ve yaklaşan Dünya Göçmenler Günü vesilesiyle birlik mesajları verdi:
“DÜN, 15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü’ydü. 18 Aralık da yaklaşık 50 yıldır yine UNESCO kararıyla Arap Dili Ailesi Günü. Bu günler kutlu olsun. Türkçe, Arapça, Kürtçe gibi Anadolu’da bin yılı aşkın zamandır bir arada yaşayan dillerin varlığı bizim zenginliğimizdir. Yeniden Refah Partisi olarak Anadolu’da konuşulan tüm dillerin yaşayan ve konuşulan diller olarak geleceğe taşınmasını çok değerli bir kardeşlik ve dayanışma fırsatı olarak görüyoruz.
17 Aralık Mevlâna Celaleddin-i Rûmi’nin vefat yıldönümü. Şeb-i Arus vesilesiyle Mevlâna Hazretlerini Fatihalarla anıyoruz. 18 Aralık aynı zamanda Dünya Göçmenler Günü. Bu gün vesilesiyle, Türkiye’de yaşayan; eğitim ve iş süreçlerinde olmayan, tüm düzensiz göçmenlere, ülkelerine onurlu, hayırlı ve sağlıklı dönüşler diliyorum. Herkes için, en değerli geçmiş ve en güçlü gelecek, kendi öz yurdunda, öz vatanındadır.”
TBMM’deki taciz skandalı: “Kırılan kol yen içinde kalmasın”
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde stajyer öğrencilere yönelik taciz iddialarını yakından takip ettiklerini belirten Kılıç, kurumlara ortak komite kurma çağrısında bulundu:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, stajyer öğrencilere yönelik taciz skandalını yakından takip ediyoruz. Açılan soruşturma ve tutukluluk kararlarıyla hukuk sürecini de yakından takip ediyoruz. Tüm kurumlar ve tüm stajyer öğrenciler açısından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ortaklaşa bir izleme komitesinin kurulmasını öneriyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği’ni olay basına yansımadan, kamuoyunda duyulmadan ailenin şikayeti üzerine derhal harekete geçmiş olması nedeniyle tebrik ediyoruz. Duyarlılık arttıkça, kırılan kol yen içinde saklanmadıkça; istismarlar azalacak, istismarcılar hak ettikleri utanca ve cezaya maruz kalacaktır. Cinsel istismar biterse böyle biter.”
‘Uyuşturucu meselesi şöhretli isimlerden ibaret görülemez’
Gündemdeki ünlü isimlere yönelik uyuşturucu operasyonlarını değerlendiren Kılıç, meselenin sadece şöhretlerden ibaret olmadığını vurgulayarak korkutucu istatistikler paylaştı:
“Bir diğer başlık, şöhretli isimlere yönelik uyuşturucu soruşturmaları. Türkiye’nin bir numaralı gündemi bu. Milyonlarca çalışanı ilgilendiren asgari ücretin bile önünde. İsimler şöhretli olunca haberleri de reytingli oluyor. Ama gözden kaçırdığımız bir istatistik var: Türkiye cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı 435 bin kişi. Bunun 3’te 1’i uyuşturucu madde suçlarından tutuklu.Türkiye’deki uyuşturucu suçlarından tutuklu insan sayısı, İngiltere’nin tüm tutuklu ve hükümlü sayısının 1,5 katı. Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli. Uyuşturucu meselesi şöhretli isimlerden ibaret görülemez. Ticareti durdurulmalı, bataklık kurutulmalıdır. Şu an yapılan, sivrisinek mücadelesinden ibarettir.”
“Kararı Bakanlar ile Patronlar alıyorsa biz yokuz”
Asgari ücret tespit komisyonundaki tabloyu eleştiren Kılıç, devletin sorumluluktan kaçmaması gerektiğini vurguladı:
“Asgari ücrette karar eşiğindeyiz. Masada işçiler yok. İşçilerin masada olmamasını, belirlenecek insanca ücret adına hayırlı bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. ‘Madem, kararı, Bakanlar ile Patronlar alıyor, öyleyse biz yokuz’ şeklinde özetlenebilecek tavrı, önemli ve değerli buluyoruz. İşçilerin olmadığı müzakerelerden enflasyon kayıplarını ve refah payını kapsayan bir rakamın çıkmasını bekliyoruz. Devletin de minderden kaçmamasını, elini taşın altına koymasını istiyoruz. Makul rakamı 45 bin lira olarak öneriyoruz.”
Engellilere emeklilik tuzağı: “Hak kaybıdır”
Suat Kılıç, 2025 yılı başında yapılan düzenlemeyle engelli vatandaşların emeklilik haklarının fiilen zorlaştırıldığını belirterek, bu uygulamanın “hak gaspı” olduğunu söyledi:
“Engelli vatandaşlarımızın emekliliklerinde yaşanan çok önemli bir soruna dikkatlerinizi çekmek istiyorum: 2025 yılı Ocak ayında yapılan düzenleme ile engelli vatandaşlarımızın emeklilik hakkı tamamen kaldırılmasa da fiilen zorlaştırılmıştır. Daha önce engelli bireyler, engelli vergi indirimi belgesiyle, yaş şartı aranmaksızın emekli olabiliyordu. 7538 sayılı Kanun’la bu hak ortadan kaldırılmış, vergi indirimi emeklilik için geçersiz hâle getirilmiştir. Artık emeklilik, SGK sağlık kurullarının belirlediği çalışma gücü kaybı oranına bağlanmıştır. En az yüzde 40 oran şartı getirilmiş, prim ve sigortalılık süreleri ağırlaştırılmıştır. Bu değişiklik, birçok engelli vatandaşımız için daha fazla çalışma ve daha fazla prim demektir. Hak kaybıdır. Geriye gitmektir. Verilen hakkın geri alınmasıdır. 15 Ocak 2025’ten sonra emeklilik için başvuran engelli vatandaşlarımız açıkça mağdur edilmektedir. Bu düzenleme yeniden gözden geçirilmeli, engelli bireylerin hayatını zorlaştıran bu mevzuat terk edilmelidir.”
Küçük esnafa 90 bin liralık vergi yükü
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın “Basit Usul”den “Gerçek Usul”e geçiş planının küçük esnafı bitireceğini savunan Kılıç, “Bakanlık halkın mı, holdinglerin mi?” diye sordu:
“Basit usulde vergilendirilen esnafımıza yönelik son mevzuat değişiklikleri, uygulamaya dönük ciddi belirsizlikler ve kaygılar doğurmuştur. 2021 yılından itibaren gelir vergisinden istisna edilen bu esnafımızın, 8 Eylül 2025 tarihli düzenlemeyle, büyükşehirlerde, 1 Ocak 2026’dan itibaren gerçek usulde vergilendirilmesi öngörülmektedir. 10 Aralık’ta yapılan değişiklikle, nüfusu 2 binin altında kalan eski köy ve beldelerdeki esnaf kapsam dışında bırakılmıştır. Bu düzenleme olumlu olmakla birlikte, çözüm değildir. Gerçek usule geçiş; muhasebe hizmetleri, defter tasdiki, damga vergisi ve beyan yükümlülükleri nedeniyle, küçük esnaf için vergiler hariç yıllık yaklaşık 90 bin liralık ek maliyet doğurmaktadır. Bu maliyet; başta taksici, kuaför, terzi ve tamirci esnafı olmak üzere birçok küçük işletme için faaliyeti sürdürülemez hale getirecektir. İşletmeler kapanacaktır. Kayıt dışı ticari faaliyetler, merdiven altı imalatlar artacaktır. Mesleğin devamı, usta-çırak ilişkisi bozulacaktır. Bizden söylemesi. Biz söylüyoruz. Dinleyen var mı bilmiyoruz.”
“DEM Parti, İmralı’ya karşı olduğumuz için kapımızı çalmadı”
‘Terörsüz Türkiye’ sürecinde Yeniden Refah Partisi olarak duruşlarında hiçbir belirsizlik ve fluluk olmadığını vurgulayan Kılıç, DEM Parti heyetinin kendilerine ziyaret talebinin olup olmadığına ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
“DEM Parti heyetine, önceki gelişlerinde biz söylenmesi gerekenleri söyledik. Ancak biz İmralı ziyaretine; teknik, teorik, pratik, politik ve hukuk güvenliği açısından baştan karşı çıktığımız için bizi ziyaret etme ihtiyacı duymamış olabilirler. Biz de zaten konuşulanların ne olduğunu biliyoruz.”
“İdam mahkumuydu, İmralı’dan çıkamaz”
Abdullah Öcalan için tartışılan “Umut Hakkı” senaryolarına da tepki gösteren Kılıç, devletin bu konuda taviz vermemesi gerektiğini belirterek, “Böyle bir terör örgütünün elebaşına, ‘Umut Hakkı’ adı altında tahliye imkanı tanınmamalıdır. Zaten idam mahkumu iken cezası ağırlaştırılmış müebbete çevrilmiştir; yerinde kalmalıdır, İmralı’dan çıkmamalıdır dedik. Terörist, teröristtir” ifadelerini kullandı.
Çözüm adresi; Erbakan Hoca’nın 1994 Bingöl konuşmasıdır!
Türk ve Kürt kardeşliğinin tesisinde adresin İmralı değil, milletin vicdanı olduğunu söyleyen Kılıç, çözüm için Merhum Necmettin Erbakan’ın tarihi konuşmasını işaret etti:
“Bizi birbirimize bağlayacak olan İmralı değil; milletimizin akıl, vicdan ve ferasetidir. Yeniden Refah Partisi, Merhum Erbakan Hocamızın 1994 Bingöl konuşmasındaki çizgisindedir. O konuşma, Türk yargısı tarafından soruşturma konusu yapılmıştı. Yıllar sonra bugün Meclis’in kısmen o çizgiye gelmesini olumlu buluyoruz. Bizim çizgimizde dünden bugüne en ufak bir sapma yoktur.”
‘Tutanaklar sansürsüz açıklansın’ çağrısı
Kılıç son olarak, İmralı’ya giden heyetlerin ve Meclis Başkanı’nın süreci şeffaf yürütmesi gerektiğini savunarak, “Orada her ne konuşulduysa komisyonda sansürsüz paylaşılmalıdır. Halka danışılmadan, şehit ailelerinin üzülmesiyle neticelenecek hiçbir adımı onaylamıyoruz” uyarısında bulundu.