Türk pop müziğinin sevilen isimlerinden Tanju Güneş ile müzik kariyerinin başlangıcından günümüz dijital müzik dünyasına, sahne anılarından sektöre bakışına kadar birçok konuyu konuştuk. İşte Tanju Güneş ile gerçekleştirdiğimiz samimi röportajın detayları..
Abdussamed Tosun: Müzik kariyerinizin en başına dönsek, ilk sahneye çıkış anınızda yaşadığınız duyguları bugün hâlâ hissedebiliyor musunuz, yoksa zamanla sahne sizin için farklı bir anlam mı kazandı?
Tanju Güneş: İlk sahneye çıkışım üniversite yıllarıma denk gelir. O dönemki heyecan ve merak duygularım biraz törpülenmiş olsa da, müzik yaparken kaygım her zaman iyi olanı aramaktı; bu hiç değişmedi. Üzerinden 20 yıl geçmiş.
Abdussamed Tosun: Dijital platformların yükselişiyle müzik üretim ve dinleme alışkanlıkları çok değişti. Siz bu dönüşüm hakkında neler düşünüyorsunuz?
Tanju Güneş: Toplumların sanat zevkini, dönemin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı şekillendirir. Örneğin, 90’lar şarkıları ile şimdiki şarkıların arasındaki fark da, müziğin dijitalleşmesiyle birlikte içinde bulunduğumuz ve gittikçe samimiyetten uzaklaşan toplum yapısından kaynaklanıyor.
Abdussamed Tosun: Müzik tarzınızın köklerinde hangi kültürel ve kişisel etkiler var? Sizi dinleyen biri, şarkılarınızda hangi “gizli imza”yı keşfedebilir?
Tanju Güneş: Müziği ve şarkıları ilk keşfedişim, radyoda çalan türküleri hissetmemle başladı. Aslında enstrümanım bağlama ve türkü söylemeyi çok severim. Şimdiye kadar ki ve sonrasında yapacağım çalışmaların içinde, sahnedeki canlı performanslarımızda bu tınıları ve farklı yorumları bulmak mümkün.
Abdussamed Tosun: Kariyerinizde dönüm noktası olan bir anı paylaşır mısınız?
Tanju Güneş: 2016 yılında besteci ve söz yazarı sevgili Serdar Aslan’la, bir Gökhan Tepe konserinde tesadüfen karşılaştık. O akşam doğum günümdü ve fark etmeden profesyonel hayatıma adım atacağım ilk akşamı yaşamışım. Sonrasında, ilk ve ikinci şarkılarım için Şebnem Sungur ve Serdar Aslan gibi isimlerle birlikte çalışma şansımız oldu, çok da güzel oldu. Piyasa kaygısı olmadan, iyi olanı arayan insanlarla çalışmak her zaman güzel eserler ortaya çıkarır.
Abdussamed Tosun: Türk müzik piyasasının eksik yönlerini siz nasıl görüyorsunuz?
Tanju Güneş: Türkiye’de de müzik sektörü, dünyayla paralel olarak son 15 yılda hızla bir endüstri ve ticari cazibe alanı olmaya başladı. Bu da sanatçı, aranjör, prodüktör, yönetmen, basın danışmanı gibi alternatifleri çoğalttı. Ancak alternatiflerin artması, beraberinde kötü işleri de getirdi. Biraz parası olan “müzik işi”ne girdi. Yapımcılar iyi sanatçıları değil, magazini yüksek olan, fenomen isimleri piyasaya sürdü. Aranjörler, stüdyoları bırakıp merdiven altı bilgisayarlarında sanattan uzak, sadece trol olmayı hedefleyen işler yapmaya başladı ki bunların çoğu yetkin aranjörler değil. Radyoda yayınlanma aşamasına gelmiş bir şarkıda bile detone sesler duymak mümkün artık.
Bunu düzeltmek için topluma, gerçek müziği yeniden hatırlatacak ve keyif verecek işler sunmak lazım. Sektörün bunun önlemini alması, kötü ve sanattan uzak işleri filtrelemesi gerek. Platformların para kaygısından biraz uzaklaşması ve iyi işleri özellikle gençlerle buluşturması iyi bir fikir olabilir.
Abdussamed Tosun: Günümüzde müzik endüstrisinin ticari yönünün ön planda olması, şarkıların ruhunu kaybetmesine neden oluyor mu sizce?
Tanju Güneş: Dediğim gibi, müzik bir ticari alana dönüştükten sonra işin duygusu bırakıldı. Müzik ve ticaret arasında eskiden de denge vardı ama sektör hiçbir zaman günümüzdeki kadar müzikten uzak isimleri gözümüze sokmazdı. Bu dönemsel, sanattan uzak piyasa da zamanla değişip farklı bir yöne evrilecektir. Bekleyip görelim.
Abdussamed Tosun: Tanju Güneş kimdir ve nasıl bir ailede büyüdü?
Tanju Güneş: Tanju Güneş, Ankara’da bir işçi ailenin çocuğu olarak hayatı her zaman belli bir mütevazilik etrafında yaşadı, büyüdü. Tek cümleyle tanımlamam gerekirse kendimi “henüz aramayı bırakmamış birisi” olarak ifade ederdim.
Abdussamed Tosun: Müzik yolculuğunuzda sizi en çok etkileyen sanatçılar veya eserler hangileri oldu?
Tanju Güneş: Çocukken türkülerdeki bağlama sesiyle birlikte, Neşet Ertaş ve Yavuz Bingöl gibi isimlerin yorumlarından etkilendim. Zamanla sahne hayatıyla birlikte değişen repertuvarım, Sezen Aksu, Gökhan Türkmen, Levent Yüksel gibi farklı sanatçıları da keşfetmeme vesile oldu. Bu da müzik anlayışımın nasıl yoğrulduğunu birazcık anlatabilir.
Abdussamed Tosun: Müzik sizin için ne ifade ediyor?
Tanju Güneş: Başladığım zamanlarda olduğu gibi, müziği hâlâ kaygısız ve sevdiğim haliyle yapmaya çalışıyorum. Her insanın kendini gerçek anlamda bulduğu bir alan vardır. Benim için bu, başka insanlara şarkı söylemek. Tanımadığın insanları sesinle bir yolculuğa çıkarabilmek bence paha biçilemez. Benim hayatımda müziğin yeri baş köşedir; sanırım 20 yıl sonra da aynı olacak.
Abdussamed Tosun: Türkiye’de ve dünyada müzik endüstrisinin gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tanju Güneş: Dünyada da, ülkemizde de yayınlanan şarkılar artık dijital platformlara hizmet için üretiliyor. Artık üç dakikadan uzun şarkıların, çok iyi bile olsa başarılı olma şansını yok sayıyorlar. Piyasayı bu şekilde yönlendiren isimler, bunu açık açık söylemekten çekinmiyorlar zaten. “Bu şarkı şu kadar dinlenir, bu klip şu kadar izlenir” gibi peşin cümleler kuruluyor. Bu da asıl kaygının ne olduğunu gösteriyor. Şarkı çıkmadan dijitalden elde edilecek gelirlerin hesabını tutan isimler bunlar.
Abdussamed Tosun: Sizce müzikte başarının ölçüsü ödüller mi, dinlenme sayıları mı, yoksa insanların hayatına dokunabilmek mi?
Tanju Güneş: Başarı anlayışı günümüzde çok değişti. Saygın ödül sayısı yok denecek kadar az zaten. İnsanlar PR çalışmalarını, parayla alınan ödüllerle, bot dinlenmelerle girilen listelerle yapan “komisyoncular” var. Çok enteresan. Bu isimlerle çalışan şarkıcılar da kendilerini kandırmaktan başka bir şey yapmıyorlar aslında. Ben en çok bu isimlerin dayatıldığı dinleyicilere üzülüyorum.
Abdussamed Tosun: Hayalini kurduğunuz düet projesi nedir?
Tanju Güneş: Düet projeleri, doğru duyguların buluştuğu zaman çok heyecan verici olabiliyor. Geçenlerde Kibariye ve Buika konser verdiler mesela. Bu tarz projelerin daha da artması dileğiyle ben de Alim Qasımov ile tanışmak ve doğaçlama bir sound ortaya çıkarmak isterdim. Çok büyük bir yorumcu ve ses sanatçısı.
Abdussamed Tosun: En çok bilinen şarkılarınızdan birinin, kimsenin bilmediği özel bir hikâyesi var mı?
Tanju Güneş: İlk şarkımızın klibi için Erzincan’a büyük bir ekiple gitmiştik. Erzincan, hem doğası hem insanıyla ilk şarkıma tanıklık etti ve benim için bu anı, yolculuğumun en güzel köşesi oldu.
Abdussamed Tosun: İlk bestelediğiniz şarkının ortaya çıkış sürecini hatırlıyor musunuz?
Tanju Güneş: Bestecilik ve söz yazarlığı çok farklı donanımlar isteyen bir alan. Kimi isimler kendi yaşadıklarını yansıtırken, kimileri de gözlem yetenekleri ile üretebiliyor. Ben besteci olarak henüz piştiğimi düşünmüyorum ama yazıp, besteleyip arşivlemeye ve kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Bir sonraki projeden kendi eserim ile devam etmek gibi bir niyetim de var.
Abdussamed Tosun: Sizce müzik toplumsal değişim yaratabilir mi?
Tanju Güneş: Bence sanat dalları içinde müzik, diğerlerine göre insanları etkileme potansiyeli en yüksek olanı. Geçmişte bir şarkının insanları intiharlara sürüklediği gibi, meydanlarda milyonlarca insanın aynı ağızdan söylediği şarkılara da tanıklık ettik. Bundan sonra da büyük eserlerin toplumu etkilediğine, yönlendirdiğine tanıklık edebiliriz.
Abdussamed Tosun: Genç müzisyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Tanju Güneş: Müzik üretecek genç isimlerin öncelikle ve sadece kendilerini ifade etmek için harekete geçmelerini tavsiye ederim. Farklı ve özgün olmak, her zaman bir adım önde olmak demektir. Devamında ise istikrar çok önemli. Bir proje ile başarı hedeflemek gerçeklikten çok uzak olur ve hayal kırıklığı getirir. Bunun yerine istikrarla kendi tarzını yaratmaya çalışmak, zamanla başarıyı da getirecektir. Kendilerini kullanmayacak, üzerlerinden prim yapmayacak ve onlara inanan isimlerle yola çıkmaları da önemli tabii.
Abdussamed Tosun: Son olarak, müziğinizle insanlara hatırlatmak istediğiniz en önemli gerçek nedir?
Tanju Güneş: Klasik ama bence her insanın sabah kalktığında hatırlaması gereken tek gerçek, koca evren içindeki minicik yeri ve kısacık zamanımız. Kimseyi, en çok da kendimizi kırmadan fark yaratıp yaşamak dileğiyle.