Vatandaşın cebi boş, Külliye’nin hesabı 17 bin dolar!

Vatandaşın cebi boş, Külliye’nin hesabı 17 bin dolar!
Yayınlama: 08.12.2025
A+
A-

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2026 bütçesini “istikrar ve refah” bütçesi olarak sundu. Yıl sonunda kişi başı gelirin 17 bin 748 dolara çıkacağını ve Türkiye’nin “yüksek gelirli ülkeler” ligine gireceğini iddia eden Yılmaz’ın bu sözleri, çarşı pazardaki yangınla boğuşan vatandaşın gerçeğiyle örtüşmedi. Emekli ve asgari ücretli ay sonunu getiremezken, iktidar “refahı” kağıt üzerindeki rakamlarda arıyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin sunumunu yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ekonomiye dair iyimser öngörülerde bulundu. Yılmaz, Türkiye’nin makroekonomik istikrarla “üst-orta gelir grubuna” kalıcı olarak yerleştiğini savunsa da, sokaktaki enflasyon ve eriyen alım gücü bu tabloyu yalanlıyor.

Kağıt üstünde zenginiz: Kişi başı gelir 17 bin dolar!

Yılmaz’ın sunumunda en dikkat çeken vaatlerden biri, kişi başına düşen milli gelirin yıl sonunda 17 bin 748 dolara (yaklaşık 620 bin TL) ulaşacağı iddiası oldu. Yılmaz, bu rakamla Türkiye’nin Dünya Bankası kriterlerine göre “yüksek gelirli ülkeler” arasına gireceğini öne sürdü.

Ancak bu “matematiksel zenginlik”, vatandaşın cebine yansımıyor. Gelir dağılımındaki adaletsizlik her geçen gün derinleşirken, milli gelirden aslan payını sermaye grupları alıyor; işçi, emekli ve memur ise enflasyon karşısında ezilmeye devam ediyor. Vatandaşın dolar bazında artan geliri, Türk Lirası’ndaki değer kaybı ve fahiş fiyatlar karşısında buharlaşıyor.

“Enflasyon düşüyor” iddiası, etiketlere yansımıyor

Dezenflasyon sürecinin “kalıcı istikrar zeminine” oturduğunu savunan Yılmaz, Kasım 2025 itibarıyla TÜFE’nin yüzde 31,1’e gerilediğini belirtti. Hedefin 2026’da enflasyonu yüzde 20’nin altına, 2027’de ise tek haneye indirmek olduğunu açıkladı.

Fakat iktidarın “düşüş” olarak sunduğu rakamlar, hayat pahalılığının sona erdiği anlamına gelmiyor. Fiyatlar artmaya devam ediyor, sadece artış hızı (baz etkisiyle) yavaşlıyor. Çarşıda, pazarda, markette etiketler her gün değişirken, Yılmaz’ın “fiyat istikrarı” vurgusu vatandaşa inandırıcı gelmiyor.

Emekliye “müjde” diye sunulan sefalet ücreti

Yılmaz, 2025 Temmuz itibarıyla en düşük memur maaşının 50 bin 503 TL, en düşük emekli aylığının ise 16 bin 881 TL olacağını öngördü. Açlık sınırının 30 bin TL’ye dayandığı bir ortamda, emekliye reva görülen bu rakamın “müjde” gibi sunulması tepki çekti. Milyonlarca emekli, bu rakamlarla kirasını bile ödeyemezken, iktidarın “refah payı” söylemleri havada kalıyor.

Bütçeden aslan payı kime?

Yılmaz’ın “istikrar bütçesi” dediği 2026 bütçesinde, vatandaşa ayrılan pay yine sınırlı kaldı. Sosyal konut için 100 milyar TL ayrılırken , savunma ve güvenlik harcamalarına 2 trilyon 155 milyar TL gibi devasa bir kaynak aktarılması dikkat çekti. Mahalli idarelere ayrılan payın artırılması ise yaklaşan yerel seçimler öncesi “seçim yatırımı” olarak yorumlandı.

İktidarın, “Türkiye büyüyor, zenginleşiyor” masalına karşın, vatandaşın gerçeği; ödenemeyen faturalar, kredi kartı borçları ve düşen alım gücü olmaya devam ediyor.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.