Tarihi buluşma çağrısı!

Tarihi buluşma çağrısı!
Yayınlama: 19.01.2024
A+
A-

Diploması Uzmanı İsmail Mansur Özdemir’den önemli çağrı: “İran Pakistan gerilimini Siyonizm üretiyor. Türkiye’nin devreye girmesi ve İstanbul’da bir buluşmanın gerçekleştirilmesi çok yerinde olur.  Siyonizm’in tezgahı bozulmalı.”

İran’ın Pakistan’a saldırısıyla artan gerilimin tehlikelerine dikkat çeken Diploması Uzmanı İsmail Mansur Özdemir’den çağrı: “Pakistan hükümetinin net açıklamaları,  İran’ın davranışının kontrolsüz ve hukuksuz olduğunu net bir şekilde ortaya koydu. Krizden ‘tezgâhçı’ Küresel Siyonizm istifade ediyor. Bu iki ülkenin devam eden gerginliğine son verecek en elverişli ülke Türkiye. İki ülkenin de değer verdiği Türkiye adına Sayın Cumhurbaşkanımızın daveti ile İstanbul’da bir buluşma yapılması çok anlamlı olacaktır. İslam medeniyetinin kalbi hükmünde olan İstanbul’daki bir buluşma, mezhep çatışması içinde hırpalanan İslam dünyası için de güçlü bir mesaj taşıyacaktır.” 

Dünyanın gözü bir yandan Gazze’de devam eden Siyonist Soykırım’da, diğer yandan da, İran’ın Pakistan’a saldırısı sonucu iyice artan gerilimde.

Konu hakkında değerlendirmelerde bulunan Diploması Uzmanı İsmail Mansur Özdemir, “Bu ateşin mutlaka söndürülmesi lâzım” dedi.

Özdemir, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:

“İran’ın Kirman şehrinde yaşanan bombalı saldırı, hassas bir dönemde bir kırılma etkisi meydana getiren bir terör saldırısı olarak kayıtlara geçti. Proxy unsurlar üzerinden yapılan bu saldırı müzahir gruplar arasında sürdürülen bir post soğuk savaş etkisi oluşturuyor. İran’ın ağırlıklı olarak sınır ötesinde müzahir gruplar üzerinden sürdürdüğü savaşa karşı benzer unsurlar kullanıldı. Zamanlama ve içerik olarak bakıldığında bu saldırının kim tarafından planlandığı apaçık ortada.

İran sınır ötesinde sürdürdüğü savaşında özellikle İslam dünyasının birçok bölgesinde hatırı sayılır bir muhalif cephe var etti. Özellikle Kasım Süleymani eliyle inşa ettiği sınır ötesi savaş bloku ile vekalet savaşının usta bir oyuncusu olarak kendinden söz ettiriyor. Bu sınır ötesi savaşın devletlere bazı alışkanlıklarkazandırdığı da ortada. Bir başka ülkede Proxy unsurlar eliyle kolayca bazı adımlar atma cüret ve sınırsızlığı. Bu duygu, kontrollü hale getirilemediği ve sınırsız bir sorumsuzluk duygusu var ettiği için de, yayılarak yürüyor. Özellikle ABD’nin yürüttüğü bu vekalet savaşının hukuksuzluğa iten ve bölge halklarını birbirine düşüren boyutunun mutlaka uluslararası hukukun konusu edilmesi gerekiyor. Yoksa bu vekalet savaşının sınırlarını çizmek ve kontrol altına almak mümkün olmayacak.”

İRAN KONTROLÜNÜ KAYBETTİ!

“Kirman saldırısı da uzun zamandır sınırları ötesinde varlık gösteren İran’ın Proxy komutanı Süleymani’nin mezarında yaşadığı etkili bir travma. Bu travma İran’da öyle bir etki yaptı ki İran adeta kontrolünü kaybetti.” diyen Özdemir, Milat gazetesinde yer alan  değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:  “Erbil ve İdlib’e yapılan saldırı biçimsel olarak bir meydan okuma oldu. 1230 km. ötedeki bir menzili vuran Balistik Füze gücü, İsrail ve ABD’ye bir cevap olarak algılandı. Proxy unsurlar üzerinden sürdürdüğü savaşında Hizbullah’ı bile tam anlamıyla oyuna sokmayan İran, Kirman Saldırısı sonrasında İdlib’teki kampları vurmuş oldu. Tabii burada Müslümanlar açısından üzüntü sebebi sayılacak bir nokta var ki; o da adını vekaletler savaşı koysak da savaşın aktif taraflarının Müslümanlar olduğudur. Mezhep hilafının oldukça yükseldiği düşünüldüğünde Küresel Siyonizm ustalıklaprogramını işletiyor. Kirman saldırısının etkisi ile İran şaşırtıcı bir şekilde Pakistan topraklarınada saldırdı. Sınır ötesi saldırılar konusunda İran’ın sınırsız sorumsuzlukduygusunun şehveti ile yaptığı bu davranış herkesi şaşkına uğrattı. Pakistan’ın

egemenlik anlayışına doğrudan saldırı anlamına gelecek bu saldırının ancak ve sadece Pakistan ile işbirliği içinde olacağına inanan kamuoyu bunun hiçte böyle olmadığını kısa süre içinde anladı. Bölgeyi bilen uzmanlar ise bu cüreti anlamaya çalışsa da Pakistan hükümetinin açık ve net açıklamaları ile İran’ın kontrolsüz ve

hukuksuz davranışından herkes emin olmuş durumda. Zira bu türden bir saldırı nükleer bir güç ve dev askeri kapasitesi olan dinamik Pakistan’a asla yapılmaması gereken bir davranıştır. Diplomatik müzakere süreçlerinde İran nispeten makul bir dil kullanmakla birlikte geri durmadı ve özür, diyet aşamasına gelmediği için İlerleyen saatlerde mütekabiliyet temelinde Pakistan ordusunun cevabi saldırısıda gelmiş oldu.”

BELUÇ HALKI DÜNYA GÜNDEMİNDE

“İran’ın da Pakistan’ın da saldırıları ile dünyanın gündemine bir toplum yeniden girmiş oldu. Göçebe ve kadim bir halk olan Beluç halkı. Müslüman ve Sünni bir halk. Bugün Pakistan, İran, Afganistan ve Türkmenistan’da yaşayan bu kadim halk yaşadıkları ülkelerin ve bölgelerin de gerisinde bir refah düzeyine sahip. Milli kimlik temelinde bulundukları ülkelerde var olma motivasyonu taşıyan Beluç halkının farklı ideolojik renklerde direnişçi/ayrılıkçı yapıları var. Ortak temel amaç Beluç halkının refahı ve muhtariyet. Direnişçi yapılar ideolojik kimlik yanında bulundukları ülkenin şartlarına göre pozisyon alıyorlar. Bölge ülkeleri açısından da elverişli aparatlar olarak algılanıyorlar. İran’ın saldırı sürecinde muhatap düşman unsur olarak tanımladığı yapı Beluc Cundullah hareketinden kopan Ceyş’ul Adl isimli yapı. İslami referanslara sahip olan yapı İran’ın Beluc halkına karşı zulüm yaptığı iddiası ile İran’a karşı savaş ilan etmiş bir yapı. Kirman saldırganlarından birinin Beluc olması ve bu yapıya ait olduğu iddiası ile İran, Pakistan ile herhangi bir ortak pozisyon almadan Ceyş’ul Adl’in kampına bir füze saldırısı gerçekleştirdi. Egemenlik hakkının açık gaspı anlamına gelen saldırı Pakistan tarafından çok sert kınandı ve gece vakti İran toprakları içindeki Belucistan Kurtuluş Ordusu’na Pakistan ordusu tarafındanbir mütekabil karşı saldırı gerçekleştirilmiş oldu. Belucistan Kurtuluş Ordusu,ağırlıklı olarak İran topraklarında varlığını sürdüren ve İran tarafından himaye edildiği iddia edilen milliyetçi, ayrılıkçı ve dini referansa sahip olmayan bir yapı. Bu saldırının ardından İran tarafı yaptığı açıklama ile bir gerçeği açığa vurmuş oldu. Pakistan saldırısında ölen insanların İran vatandaşı olmadığını ifade etti. Evet bu insanlar fakirlik ve yokluk içinde İran’ın kimlik bile vermeye tenezzül etmediği Beluc halkı. Bu açıklama İran’ın topraklarında bulunan bu halka ve bubölgeye nasıl bir bakış açısı ile baktığının ifadesi gibi, adeta sirkatin açığa vurulması anlamına geliyor. İran’ın çokta yapıcı bakmadığı Sistan ve Belucistan

eyaletinde çok şiddetli olayla gerçekleşiyor.”

KRİZİ TÜRKİYE ÇÖZEBİLİR

Pakistan-İran krizinin tehlikelerine dikkat çeken Diploması Uzmanı İsmail Mansur Özdemir, değerlendirmelerini şöyle tamamladı:

“Ayrılıkçılar üzerinden birbirine ve uluslararası kamuoyuna mesaj veren bu iki ülkenin devam eden gerginliğine son verecek en elverişli ülke Türkiye. İki ülkenin de değer verdiği ve dostluk içinde olduğu Türkiye adına Sn. Cumhurbaşkanımızın daveti ile İstanbul’da bir buluşma yapılması çok anlamlı olacaktır. İslam medeniyetinin kalbi hükmünde olan İstanbul’daki bir buluşmanın

mezhep çatışması içinde hırpalanan İslam dünyası için de güçlü bir mesaj taşıyacağını düşünüyoruz. Türkiye’nin atacağı bu tarihi ve diplomatik adım çoktesirli başka imkânlara da gebedir. Böylece itidal, teenni ve medeniyetin ruhundan beslenen bilgelik kendini gösterir ve zalim topluluklara ve Siyonizm’e karşı güçlü bir vahdet cephesi teşekkül edebilir.”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.